Akşam 6'da yemeğini yer. Canavar ya, en fazla 10 dakika sürer. Günün çoğunu yürüme alıştırmalarına ayırıp dağ bayır dolaştığı için, hafiften yorgun düşmüş durumdadır. Biraz müzik dinleyip, iki dans eder. Biraz kucak sohbeti, biraz yer aktivitesi yapar. Sonra...
Sonra bir noktaya dikiverir gözünü, cin gözlerin feri gider. Bu ilk işarettir. Ardından ilk esneme gelir. Hane halkı birbirinin gözlerine bakar, sonra da saate. Erkense yandık çünkü, en erken 7'de uyuması gerek ya; daha erken uyursa, sabahın 5'inde uyanma olasılığı vardır ya; kimse uykusundan feragat etmek istemez ya...
İkinci esneme gelir. Vakittir.
**
"Geçmiş zaman olur ki"ye giderseeek...
Anne Ada'yı kucağına alır, 2 aylıktan beri günde beş kere anlattığı masalına başlar. En yumuşak ses tonuyla. Bebeğinin kafasını iyice göğsüne bastırır, kah saçını okşar, kah sırtını sıvazlar. Yavaaş yavaş odasına doğru giderler.
"Adakız'ın uykusu gelmiiiş, mışııııl mışıl uyumak istermiiiş, çok güzel rüyalar görmek istermiiiş".
Adakız'ın kafası iyice düşer. Annesi antredeki aynaya kaçak bir bakış atar, sarkmış yanaklarını görür Ada'nın, Ada'nınsa hiç bir şey göresi yoktur. Aynaya bakmaması uykuya hazır olduğunun başka bir işaretidir.
Annesi masal eşliğinde Ada'yı odasına götürür. Adakız'ı yavaşça yatağına bırakır. O kucaktan yatağa geçerken, baş parmağı da ağzına geçiş yapar. Adakız parmak emmez, ama parmağını ağzına almadan da uykuya geçmez. Çözün çözebilirseniz. Parmak ağızdaysa, uyku yakındadır. Annesi eğilir bir öpücük kondurur yanağına, küçük. Adakız parmağını ağzından çeker ve gülümser. Parmak yine ağzına girer. Anne "İyi uykular canım kızım" der ve usuuuulca odadan çıkar.
Adakız mışıl mışıl uykusuna dalar.
**
Şimdi mi?
Şimdi şekil biraz değişik. Diyorum ya evde iş bölümü var. Sabah faslı dedeninse, yatırma faslı da anneannenin. Ama evde herkes çürük! Dedesinin beli çürük, anneanne oldu olası nazenin ve güçsüz, elinde değil. Büyükanne var canavar gibi, bıraksak o kaldırıp yatıracak ama...o da 89 yaşında! İnsanın bir uyarası geliyor Ada'yı kucağına aldığında.
Babam aldığında bir "aah" patlatıyor, beline kramp giriyor. Annem aldığında, benzi sararıp, yüzü sarkıyor; ödüm kopuyor, ikisi birden yere yığılacak diye, belli ki 12 kiloyu kaldıramıyor. Anneannem alsın istemiyorum, dedim ya yaş 89... Yani uzun lafın kısası, şeytan diyor, boşver kalbi, kaburgaları, dikişleri. Al kızını kucağına! Hane halkından daha "çürük" olabilir misin?
Korkuyorum tabii. Daha vakit değil ki. Ama çok da yorduk bizimkileri. Eve gidesim var, iyileşesim var. Kızımı kucağıma alıp, iyi uykular diyesim var.
Bu aralar vıcırdayarak uyuyor, ona kızgınım aslında. Ben yatırabilsem onu, yine eskisi gibi huzur içinde uykuya dalacakmış gibi geliyor. Belki de böyle olacak bundan sonra, belki de büyüyor... Bu miniklerin her anı her anına uymuyor.