Aktivite Önerileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aktivite Önerileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2009 Salı

Oyun Grubu - Aktivite Önerileri

Aktivitelere devam:

Bu da eski tarihli (bir aydan çok olmuştur) bir aktivite. Resimleri ancak telefonumdan aktarabildim.

Hande ve oğlu Mehmet'lere davetliydik. Alya, Mehmet ve Ada, Hande'nin hazırladığı aktivitelere büyük heyecanla katıldılar. En sonunda da kendi kendilerine bir oyun kurdular.


İşte ayrıntılar:

1) Vücudumuzu öğrenelim, kıyafetleri giydirelim: Çocukların boyuna göre büyütülmüş ve duvara monte edilmiş bir erkek çocuk resminde gereken alanlara (ayak, bacak, üst gövde, baş) raf gibi çıkıntılar eklenmiş. Amaç kıyafet resimlerinin olduğu kartlardan (Kartlar Ya-Pa kartları imiş) sırayla seçerek, bunları resimdeki doğru alanlara -raflara- yerleştirmek. Bu esnada kartlarda resimleri olan kıyafetlerin adlarını/renklerini/ne zaman ve nerede giyildiğini bulmaya çalışmak.

Bana göre eğitici, çocuklara göre eğlenceli bir aktivite idi.



2) "Çuvaldaki Kedi" oyunu: Her birinin üzerinde birbirinden farklı renkte ve biçimde üç nesnenin resmi olan dokuz adet kare kart, bir masanın üzerine yerleştirilir. Çocuklar bez bir keseye doldurulmuş şekillerden -bakmadan- birer tane çekip, çektikleri nesneyi, masanın üzerideki kartlardaki nesnelerle eleştirmeye çalışırlar. Amaç keseden çektikleri nesneyi doğru şekilde eşinin üzerine yerleştirmektir. Bunu yaparken yine nesnelerle ilgili çeşitli tanımlama sorularına cevap vermeye çalışırlar.

Oyun güzel bir oyun, birkaç derece zorlaştırılarak da oynanabilir. (Mesela gözler kapalı keseden çekilen şeklin ne olduğunu, kıvrımlarına göre elimizde hissederek tahmin etmeye çalışabiliriz.) Oyundaki materyallerin renkleri ve kalitesi güzeldi. Ama benzer bir oyunu evde kendi kendimize bizler de hazırlayabiliriz.


3) Meslekler ve nesneler - ilişkilendirme oyunu: Meslekleri tanımlayan resimlerin bulunduğu kartlar, masanın üzerine dizilmiş nesnelerle eşleştirilmeye çalışılır. (Gerçek hayat nesnelerimiz: Küçük bir tencere, oyuncak bir balık, bir stetoskop, bir tekne.. ve kartlarda, karşılığı meslekler)

Biraz zihinlerinin yorgun düştüğü bu oyunun sonunda çocuklarımız kendi oyunlarını kurdular: Yemek yapma oyunu!!! En çok hayali yemeklerini karıştırmaktan hoşlandılar. Bol gürültü yaptılar, sonra da müzik aletleri çıktı. Yaşasın da yaşasın!


Çok güzel ve 'verimli' bir gündü. En son oyunun devamında dikkat ettim de, çocuklarımız artık 'birlikte' oynuyorlar. 'Yanyana oyun'dan 'birlikte oyun'a geçtik -neredeyse yani. Bu da bir kilometre taşı değil miydi?

25 Ekim 2009 Pazar

Oyun Grubu - Aktivite Önerileri

Geçtiğimiz Cuma Elif Rüya ve annesi Serap'ın misafiriydik. Serap her zaman olduğu gibi yine özenle çok güzel aktiviteler hazırlamıştı miniklerimiz için.

Bol aktiviteli, eğlenceli bir gün geçirdik. Grubumuz neredeyse tam kadro hazırdı. Fotoğraflar her şeyi anlatıyor aslında ama maddelerle sıralamak gerekirse:



1) Kukla gösterisi: Eğlenceli bir dialogda birbirine ses olarak benzeyen sözcükleri duyduk, bulmaya çalıştık -hep birlikte!

2) Barbunya ayıklamaca: Önlerindeki kaba barbunyalar, uzaktaki kaba kabukları. Çok iyi bir konsantrasyon çalışması. Her birinin büyük başarı sergilediğini söylemeliyim!


3) Kocaman zincir yapımı: Renkli şeritlerden halkalar yapıp, birbirlerinin arasından geçirip, Pritt'le yapıştırarak zincir yaptılar. Bunda biraz anne yardımı gerekti. Yardımımızı esirgemedik.


4) Süslü taç yapma: İstedikleri renkte bir kağıt şerit seçip, kenarlarını birbirine yapıştırarak yine bir halka yaptılar ve üstünü önceden kesilmiş ay, yıldız, kalp, üçgen gibi şekilleri yapıştırarak süslediler. Her biri başlarına hazırladıkları taçları takınca birer prens ve prenses oldular!


5) Merdiven inme-çıkma ve takla atma çalışması: Büyük şekillerden kesilmiş renkli kağıtlarla oluşturulan yolu takibederek merdivende sıraya girme, üç basamak çıkıp, indikten sonra yerdeki mat'te takla atma. Çoğu minik annesinin yardımıyla takla atabildi. Çok eğlendiler, çok! (Kameranın pili bittiği için bu aktiviteden fotoğraf yok maalesef.)

Çok güzel bir gündü, aktiviteler çocuklarımızın yaşlarına (27-32 ay arası) uygun aktivitelerdi. 2-3 yaş aralığı için sizin önerileriniz neler?

4 Ekim 2009 Pazar

Gezdik...

Oh be. Kendimle gurur duyuyorum. Sonunda bir aktivite! Hatta iki!! Vay be...

Aslında her an aktivitedeyiz. Ama o kadar lokal ve o kadar sürprizsiziz ki. Tamam, günlük aktivitelerimiz var, mesela park ve ev aktiviteleri -ki ev aktivitelerimiz çok çeşitlidir laf aramızda. Haftalık aktivitelerimiz arkadaş-akraba buluşmaları ve müzik dersleri. Aylık aktivitelerimiz (3 ayda birlik mi desem?), evet evet bildiniz, Ankara... Arada bir kez at binmişliğimiz, bir-iki çocuk festivalimiz, bayram görüp bayrak sallamışlığımız, hatta iki-üç kez AVM görmüşlüğümüz bile var!

Ama işte çıkalım, dağları aşalım, gezelim-tozalım; denizleri aşalım, yüzelim-bitap düşelim, pek yapamıyoruz işte. İki mazeret belli zaten: Baba ortada yok -
çalışıyor; annenin de canı yok -yoruluyor! Ada ise günün ortasında -ille de- bir güzel uyuyor. Plan yapmak zaten baştan zor oluyor.

*
Bu haftasonu farklıydı. Cuma çekimden sonra, hadi dedim gidiyoruz, marş marş Bostancı Lunapark'a. Evet evet oraya, Prater'e gidecek halimiz yok ya! Ah ah Yapıncak, yanlış seçim ama sen nerden bileceksin? Tabii ki her gördüğün uçan salıncaklıya lunapark diyeceksin. Klasik. Hayallerde coşacak, gerçeklerde boynunu bükeceksin...

Öncelikle dönmedolap yoktu. Sonra hiç çocuk yoktu. Serseri çoktu. O kulağımda çınlayan lunapark müzikleri yoktu. Aşık okul kaçkınları vardı. En çok korku tüneline giriyorlardı... Tipik hayaller ve gerçekler hikayesi. Ve kulağımda çınlayan 'ben bunu nasıl bilmiyordum?!' sesi.

*

Ada sevdi. 'Oyuncak arabalar'a bindi. "Baba gibi direksiyon çevirdi" (Neden 'anne gibi' değil??) Trene bindi, çuf çuf şarkısını söyledi; az buçuk uçtu bile hatta... Bu birinci aktivitemizdi.

*

İkincisi ise bundan bile 'iddialı'ydı: Toplu taşımalarla gidip-gelerek, Sultanahmet Meydanı, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı! Kısa öz geçeyim, dolmuş, vapur, tramvayla gidiş, tramvay, vapur ve taksiyle dönüş yaptık. Gidiş güzel, dönüş... Evet bitap düştük, sadece Sultanahmet Camii'ni gördük, öbürlerine ne enerji, ne zaman, ne cesaret kaldı.

Foto tarihi Hacı Bekir'den. Her yerde yemelik güzellikler var ama Ada kendinden beklenmedik şekilde sakin ve umarsız. Çünkü kavanozdakilerin şeker olduğunu bilmiyor!
(Çünkü şekerin nasıl bir şey olduğunu da hala bilmiyor!)

Ada ne güvercinlerle oynadı, ne caminin görkemine şaşırıp kaldı, ne de o feci kalabalık umrundaydı. Yolda yağmur yağdı yağacak tedirginliğiyle aldığımız şeffaf şemsiyeyi baston gibi kullanıp, bir tık şemsiyeyi, bir pıt adımını seyretti bütün gezi boyunca. Yollarda yorgun düştü. Camide uykusu geldi. Uyku saatine denk gelen dönüş yolculuğumuzda ise sarhoş adamlar gibi ona buna sataştı, şarkılar söyledi, düz duvara tırmandı.


En coşkulu anı yine yemek anıydı, Hamdi'de dökmeden saçmadan, tek leke yapmadan, afiyetle -ama ne afiyet, yemeklerini yedi. Orada kendine bu halinden dolayı pek iltifat yapıp, 'aman ne güzel yiyorsun sen, istediğin bir şey var mı bakalım senin?' diye soran garson abisine, birden çok normal bir edayla, 'biraz karabibel alabiliğ miyim lüffen?' diyerek hepimizin ağzını açık bıraktı!

Neyse yine de gururluyum. Gittik mi gittik. Fotoğraf bile çektik. Kaydettik mi peki? Kaydettik işte miniğim. Bu da senin ilk 'ciddi' turistik İstanbul gezindi. Götürmediler beni deme bak.

21 Mayıs 2009 Perşembe

Sahilde Müzik...

Bir daha ne zaman yazarım belli olmaz. Ada yolları göründü. İnternet var mıdır, varsa yazacak hal var mıdır, o da belli olmaz. Daha da geç kalmadan havadisleri belgelemeli.
Salon Sanat Music Together Bahar Dönemi son dersimizi sahilde yaptık. Cesaret işi! 9 aile, 10 çocuk. Etrafta köpekler, bisikletler, balonlar, kumlar ve deniz varken... müzik yapmak?? Neden olmasın, dedim. Dedim ama... Kolay da değil, en fena diyorum piknik yaparız, dersi yine bizim stüdyoda tekrarlarız.





Yanılttılar beni. Çocuklar yanılttılar. Ailelerim de. Cıvıl cıvıl bir Cumartesi sabahı, denizin de, güneşin de, etraftaki hareketin de bol olduğu bir zamanda biz müzik yaptık! Çimler üstünde, ağaç gölgesinde, başımızda kasketler, elimizde şıkı şıkı yumurtalarla, kısılan sesime eşlik eden bir sürü güzel sesle. Yuvarlağı terk etmeyip, beni çok (pardon ÇOK) şaşırtan miniklerimle.

Müzik harika bir şey, çocuklarsa muhteşem! İkisi birleşince ortaya çıkan güzelliği anlatamam. Öğretmen olarak söylüyorum. Ben bu işi çok seviyorum!

*Fotoğraflar Ceyda'nın bana ve ailelerime hediyesi
*Yaz dönemi başlıyor. Kayıtlar ve bilgi: www.salonsanat.com

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Günü yakalamak için, geçmişi atlamamak gerekir.
Sanki...

Birkaç güzelliği kaydetmek gerek o zaman. Ankara'da karşılaştığımız ilk bahar ışıltılarını, kokularını atlamak olmaz mesela.

21 Nisan'da Ada, üst baş çamur içinde, üst baş sırıl sıklam. Çamura ve suya teslim ilk mutuluğun sevinç nidalarını yakalayamadım zamanında. Ama sonrası aşağıda:



Not: Yo, hasta olmadı, üstüne 1 Mayıs'ta Caddebostan Plajı'nda tam anlamıyla baştan aşağı denize daldığında da bir şeycik olmadı! Şöyle refleksle hiç değilse soğuk sudan bir ürperir, bir ayağını kaçırır iki saniye diyordum. Ama hayır. Tabii, böyle anlattığıma bakmayın, o hasta olmadı da biz birkaç gazeteye manşet olmuş olabiliriz, kaygısız anne-babalar diye! Gurur duymuyorum ama ona göre! Babayla kavgadaydım teslim olup üstünü başını çıkarırken...

Aaa, bir de Hayvanat Bahçesi maceramız oldu Ankara'da. Fırtınalararası etkinlikler koşuşturmacasında. Yarına artık, tembellik yok!

31 Mart 2009 Salı

Oyun Grubu Aktiviteleri

Geçen haftaki hamileler grubu buluşmamıza bazı minikler hastalık nedeni ile katılamadılar. Sonuçta bol mamalı, az bebekli bir toplantı geçirdik. Ada'nın arkadaşları Doğay, Elif Rüya, Borga ve Alya bizdeydi.

Toplantı için son gün, hiç aklımda olmayan birkaç aktivitede karar kıldım:

1) Birlikte kuru fasülye yemeği hazırlamaca! = Fasülye aktarmaca:


Ada'nın bir önceki fasülye aktivitesinden daha uygulanabilir nitelikte -kaşıksız- bir fasülye aktivitesi yaptık.


Anneler-çocuklar yerde çember oluştururlar. Her miniğe farklı renkte bir plastik bardak dağıtılır. İlk miniğin bardağı yarıya kadar fasülye doldurulur. İlk çocuk bardağındaki fasülyeleri yanındaki arkadaşının bardağına boşaltmaya çalışır. Bu sırayla devam eder, ta ki en son çocuğa kadar. Çemberde bardağına fasülye boşaltılan en son çocuk, kendi bardağındaki fasülyeleri mini bir tencereye boşaltır ve kapağını kapatır. Kandırmasyon fasülye yemeği hazır! Biz bunu birkaç tur tekrar ettik.

2) Ada'nın giysileri giydirilen oyuncak bebeğin üzerinden tek tek giysileri çıkarmaca:


Ada'nın evdeki küçülmüş giysileri, miniğin kocaman favori bebeği Deniz'e giydirilir. (Ben toplantı öncesi Deniz'e çorap, patik, eldiven, tayt, pantolon, bluz, ceket ve bere giydirdim). Önce bir hikaye yardımıyla aktivite açıklanır.

Amaç çemberdeki çocukların müzik eşliğinde bu bebeği yanlarındaki arkadaşlarına geçirmesi; müzik durduğunda ise bebek kimde kalırsa, onun bir giysiyi çıkarmasıdır -çünkü bebeğin üstündekiler Ada'nındır! Tüm giysiler çıkarılıp bebek kendi kıyafetiyle kalıncaya kadar oyun devam eder.

Aslında bu oyunu bizdeki oyuncak ayıyla yapmak istemiştim. Ama tüm küçülen kıyafetleri dağıttığımız için, büyük kıyafetler de ayıcığa çok büyük geldiğinden, Deniz Bebek'te karar kıldım.

Bu aylarda çocuklarımız yavaş yavaş üzerlerine bir şeyler giyip, çıkarmaya başlıyorlar. Böyle bir aktivitenin, bunun için eğlenceli bir alıştırma olabileceğini düşündüm. Tabii ki biz anneler arada çocuklarımıza yardım ettik. Sözlerimizdeki vurgularla da yol göstermeye çalıştık: "Şimdi beyaz çorapları çıkartalım", "şimdi pembe patikleri çıkartalım"


3) Şıkı şıkı yumurtalar ve -bu sefer gerçek- marakalarla müzik eşliğinde dans


4) Renkli pipetleri aynı renkteki bardaklara yerleştirmece.


Her çocuğa farklı renkte bir bardak verilir. Karışık olarak dağıtılan renk renk pipetlerden kendi bardaklarının renginde olanları bardaklarına yerleştirmeleri istenir.

SONUÇ:

İlk iki aktivite planlandığı gibi gerçekleşti. Minikler yoğun bir konsantrayonla istenileni yapmaya çalıştılar. Çoğunlukla da başarılı oldular. Sıkılmadılar. Hatta biraz eğlenmiş bile olabilirler! :)

Dans güzeldi. Rahatladılar ve kendilerini müziğe bıraktılar.

Pipet aktivitesini tam olarak yapamadık. Sanırım öncesinde yapılan diğer aktivitelerden sonra minik beyinler biraz yorgun düştü. Renklerle cebelleşmek yerine pipetlerle oynamaya karar verdiler.

Bir Aktivite

Geçen haftaki hamileler grubu annelerimiz ve miniklerimizle olan haftalık buluşmamız bizdeydi. Her buluşmada, evsahibi anne bazı aktiviteler hazırlıyor.


Bizdeki ilk buluşmada, biraz birlikte müzik aktivitesi yapmıştık. İkinci buluşmada farklı bir aktivite olsun istedim. Miniklerle birlikte fasülyeleri pet şişeye doldurarak şıkı şıkı müzik enstürmanı yapalım diye düşündüm. Aleti tamamladıklarında, seçtiğimiz bir müzik eşliğinde de ritmik dans yapabilirdik mesela.


10 kişilik bir 20-25 ay grubu olunca, soru işaretleri de oluyor! Aktiviteyi önce Ada ile birlikte yapmaya karar verdim.


Hazırlık:

Bir kavanoz(dan biraz az) kuru fasülye
/ Bir mini pet şişe / Bir huni / Bir kaşık / Bir tepsi

Hedef:

Kavanozun içindeki fasülyelerin huni yardımı ile pet şişenin içine aktarılması.

Yöntem:

Kavanozun içindeki fasülyeler tepesine huni takılmış pet şişeye kaşıkla dökülmeye çalışılır. Fasülyeler doğru şekilde hedefi bulduğunda, pet şişenin kapağı kapatılır. Pet şişe sallanarak şıkı şıkı yapılır. Müzik açılır, yumuk el yapımı maraka ile dans edilir.


Kaygılar:

Acaba fasülyeleri ağzına doldurup yemeye çalışır mı? (Hayır çalışmadı)

Yaşına göre bir aktivite mi? (Evet)
İlgi gösterecek mi? (Deli bir ilgi!)

Kaşıkla arası nasıl olacak? Huni ile? (Kaşık eh, huni yes)

Fasülyeler hedefi bulacak mı? (Çoğunlukla)

Peki 10 kişilik grup biraraya gelip aynı aktiviteyi yapabilir ve de bundan zevk alabilir mi?
(Hayııır!)

Neler oldu?


* Bayıldı! Öyle bayıldı ki, tam 1 saat 40 dakika başından ayrılmadı! Bir sürü numara çekip, tepsiyi kaldırmasam, bir o kadar daha başında dururdu zannediyorum.
* Konsantrasyonu çok şaşırttı. Kaşığı kavanoza daldırmasına rağmen, kaşığı doldurup çıkarmayı başaramadı. Ben denediğimde bana da zor geldi. (Demek ki: Daha geniş bir kavanoz/kase kullanılabilir).
* Kaşığı o daldırdı, ben doldurdum, huniye o taşıdı. (Büyük konsantrasyon ve koordinasyon gerektiren bir eylem)
* Çoğunlukla fasülyeler hedefi buldu.
(Kazara bir tanesi kaşıktan düşse, panik olup kaşığı büyük hareketlerle sallayarak içindeki fasülyeleri düşürdü)

Benim önceden düşünmediğim güzellikler,
kendi yarattığı aktiviteler:

* Düşen fasülyeleri minik parmaklarla kavrayıp tek tek huniye attı: Küçük motor çalışması.

* Dışarı düşen her fasülyeyi biir, ikiiii diye saydı/k: Sayma çalışması.
* Yere düşen her fasülyeyi eliyle huninin içine atarken dominant-tonik aralığı seslerini verdi. (Music Together çalışmasından: la-re sesleri) Bunu kendi kendine yaptı ve ilk kez yaptı, çok şaşırttı.

* Kırmızı kapak, mavi kapak: Renk çalışması
* Büyük kapak, küçük kapak: Kavram artı karşıtlar.

* Eylemler ve tanımlar: Aç ve kapa.

* Yeni kelimeler: Fasülye, huni, kavanoz.

Sonuç:


* Bu kadarcık bir "oyun" sonrası kaşık tutmada büyük ilerleme kaydetti. O akşamki yemeğinde yemek yerken hiç yardım istemedi. (Bu arada o işi tamamiyle halletmiş bulunuyoruz, kutlu olsun).

* Eğlendi.

* Benim önerimle başladı, sonrasında kendi oyunlarını yarattı. (İzlemesi heyecan verici!)


Amaç bir maraka yaratıp, şıkırtısıyla dans etmekti. Oyunun sonucu, fasülye aktarmada ısrar oldu. İyi de oldu.

Teke tek çok güzel ve öğretici bir aktivite. Ama grupla yapıldığında, konsantrasyon bu kadar uzun sürmeyecektir.


...diye düşündüm ve bu aktiviteyi grubumuzda uygulamaktan vazgeçtim. Peki o zaman o gün ne yaptık? Bambaşka şeyler, devamı yakında...

Ada'yla her gün çeşitli keşifler, çeşitli oyunlar yapıyoruz. Ama çoğu spontan gelişiyor. Birçok annenin denediği bu çeşit bir çalışmayı ilk kez yaptım. Aman ne iyi oldu. O günden beri benzer materyallerle bir sürü etkinlik yaptık, yapıyoruz.

29 Ocak 2009 Perşembe

Kayda Değer Bir Gün

Bir buçuk yıldır aksatmadığımız anne-bebek buluşmalarımızı artık evsahibi yönetiminde planlanmış aktivite saatlerine dönüştürdük. Çocuklarımızın yaşlarına yönelik eğlenceli-eğitici programlar planlıyoruz her hafta.


Ada, Borga, Elif Rüya, Melisa, Doğay, Uluç ve anneleri bu hafta Ayben ve Alya'nın misafiriydi. Bana göre son derece başarılı planlanmış bir gündü. Çok eğlendik ve hem büyükler, hem küçükler ilgiyle aktivitelere katıldık. Neler mi yaptık?

- Ayben'in dağıttığı renkli paket süs bantlarından yapılmış ponponlarla çok neşeli bir müzik eşliğinde, yine Ayben'in rehberliğinde dans ettik.


- Sonra Ayben tüm çocuklara tercih ettikleri şekillerden oluşan, iki adet büyük şekille süslenmiş kolyeler (Ada'nın deyimi) dağıttı. Çocuklar şekiller geçirilmiş renkli süs bantlarını boyunlarına astı.

- Dikdörtgen bir yer minderine (aslında bez gerilmiş mukavva idi) üç ayrı büyüklükte kesilmiş bu şekiller (sarı daireler, yeşil aydedeler, kırmızı kalpler, turuncu kareler,vs) karışık şekilde yapıştırılmıştı. Annelere birer çanta dağıtıldı (veya poşet, veya kağıt torba). Ve çocuklar boyunlarında kolye gibi taşıdıkları büyük şekiller ne ise, matın üzerindeki o şekilleri toplayıp annelerinin torbalarına koydular. Görev buydu ve bu harika bir fikirdi!



- Dikdörtgen mattaki şekiller çocuklar tarafından toparlanınca bu sefer, yine -zannedersem- Ayben'in yaptığı üç basamaklı merdivenden çıkarak büyük altıgen parkın içine girdiler. Parkın parmaklıkları yine rengarenk ve boy boy bu şekillerle donanmıştı.


Bu sefer çocuklar yine kendilerine ait şekilleri bu sefer burdan toplayıp, annelerinin çantasına doldurdular. Bu büyük bir heyecandı. Anneler koçluk yapıyor, çocuklar pür dikkat kendi şekillerini arayıp, hızlı şekilde torbalara yerleştirmeye çalışıyorlardı.

- Sonraki aktivitede bu sefer başka bir dikdörtgen mata yerleştirilmiş ve çapraz şekilde birden sekize kadar rakamların yazıldığı büyük renkli dairelerin üzerine basarak sekiz adımı tamamladılar. Tabii rakamları henüz okuyamadıklarından, bunu annelerinin yardımı ile yaptılar. Rakamları tanıdılar, hayatlarındaki belki ilk seksek benzeri oyunu oynadılar.


- Sayıların sonuna gelen ise tünelle karşılaştı. Bu sefer çocuklar sırayla emekleyerek tünelin içinden geçtiler.


Bu grupta en küçüğü 18, en büyüğü 23 aylık yedi çocuk vardı. Aktiviteler bu yaş grubuna tamamen uyan hem eğitici, hem de eğlenceli aktivitelerdi. Ayben'e çok teşekkür ediyoruz!