
4 Ekim 2010 Pazartesi
Emzirme Haftası

15 Aralık 2009 Salı
Bize Dair Eski Bir Hikaye...
Bu sayıyı dışarda bulamayınca,
Sonra da beklediğimiz postacı kapımızı uzun süre çalmayınca,
Neredeyse 'böyle bir yazı yazmış mıydım gerçekten?' diye düşünmeye başlayacakkeeen...
Sağolsun Nurdan, bugün Çocuğum ve Ben Dergisi Kasım sayısı elimize geçti.
İşte buyrun: Bize dair eski bir hikaye...
* Artık bir scanner'ım var, becerdim taradım. Lakin resmi bilgisayarımda görüp, buraya aktaramadım. "Geçersiz resim" dedi bilgisayarım. Yine eski yöntem fotoyu yükledim. Öğreneceğim, öğreneceğim. Bir gün...
15 Mayıs 2008 Perşembe
Annelere Kolay Tarif
Annemden bana, benden annelere. Dün yaptım pek güzel oldu.
2 bardak süt
3 yumurta
1 yufka
Sütle yumurtaları karıştırın, içine de ufak yufka parçalarını katın, hepsini karıştırın.
1 bağ yeşil soğan
1 paket mantar
Soğanla, mantarı yağda çevirin, suyunu çektikten sonra, diğer kaptaki karışıma ekleyip, biraz da tuzlayıp, karıştırın.
Karışımı pyrex'e döküp, 175 derece fırında 40 dk civarı pişirin, sona doğru üzerine kaşar peyniri rendesi ekleyin.
Afiyet olsun!
12 Mayıs 2008 Pazartesi
Benim Günüm
Yürüdüm önce uzun. Her şeye gözüm doldu, kavga eden çiftlere, elde çiçek/yüzde gülücük/kolda koca/pusette bebek annelere, elinde balon torunun ağzının içine bakan tatlı dedeye, Erenköy Camii'nin önündeki yaşlı kimsesiz kadına, süslü püslü dünyayı ben yarattım-asık suratlı genç kızlara... En çok da kendime gözüm doldu klasik, bir mutluluktan, bir başka şeylerden. Yürüdüm durdum, yürümeyi severim.
Önce CKM'ye gittim. O hep Ada'yla gidip kitapçılarda uzun uzun gezip, çıkar çıkmaz bir Ada'nın arabasına, bir yandaki uzun merdivenlere uzun uzun bakış atıp, kaaaç zamandır gezemediğim sergi salonuna çıktım. Serginin adı/teması "Kırmızı". En sevdiğim renk. Bir sürü ahbap, tanıdık ressam. Yıllar öncemin favori ressamı Mustafa Ata'nın karşısında mıhlanıp kalmıyorum bu sefer. Zahit Büyükişleyen heyecanlı geliyor yine, biraz vakit geçirtiyor önünde. İlginç bir şekilde favori resmim Oktay Anılanmert'in ortancası bu sefer. 8 milyar. Neden o resim, şaşıyorum. Ruh durumuna göre mi değişiyor zevkler acaba diyorum.
Sergi çıkışı en büyük kıyağı çekiyorum kendime. Sinema ve tam da güne layık bir film, anneler kadındır ya... Kadın filmi "Karamel". Of...ne güzel bir film Allah'ım. Ne keyifli bir gün. Patlamış mısır almıyorum, yine de mutluyum.

Sinemadan çıkıp biraz daha yürüyorum, sinema iyi gelmiş, daha bir güleryüzlüyüm sokaklarda. D&R'a gidiyorum. Toros Can'ın Purcell CD'sini almak için. Geçen gün radyoda duymuştum çok kısa. "Taze" gelmişti. Niye bu sıfat bilmiyorum, belki çağdaşçı Toros'dan ilk kez Barok duyduğum için, belki de sık duyulmamış Purcell'lerle yeni tanıştığım için.
Bulamıyorum.
Yerine...herkese can-ı gönülden önereceğim, hatta ille de ille de alın ve hatta çok çok alın herkese hediye edin diyeceğim "Yeşil Kitap"ı alıyorum. 4 lira, %100 geri dönüşümlü kağıda basılmış, New York Times Best Seller'ıymış. İçindeki her şey de dönüştürmek üzerine yazılmış. Bir sürü şeyi değiştirip, dönüştürerek, dünyayı iyi bir gezegene dönüştürmek üzere. 'Küresel Isınmaya Son Vermek için Günlük Rehber'.
Küresel ısınmaya son vermekte benim katkım ne olabilir? sorusunu sordurup, cevapları sıralayan altın değerinde bir kitap. Kısa maddeler, çarpıcı istatistikler. Benim gibi "çok düşünme, rahat yaşa, aslanım dünya nasılsa üstesinden gelir" diyenlere "dur orda" diyor. Nasıl beceriyorsa korkutmadan ve yumuşak önerilerle bizi de o duyarlıların arasına katıveriyor iki sayfada. Bugün bir sürü hareketim değişti bir anda. Dünya için iyi bir şeyler yapmaya başladım, hem de kendimi "kasmadan". Okuyun. Lütfen.
Yeşil Kitap'ın yanına ise Deniz Gürsoy'un "Çilingir Sofrasında Rakı Mezeleri" kitabını aldım. Uymadı biliyorum. Ama karnım acıkmıştı ve açlığı en çok yemek kitapları bastırır. Akşam oyun oynadım, 3 sayfa seçtim, 92, 141 ve 183. Lalezar (Bursa), Zeytinyağlı Ispanak Kökü (Kocaeli) ve Datça Badem Köftesi. Bugün yapacaktım. Yapamadım.
Son olarak da kızıcığıma Anneler Günü hediyesi aldım. "İlk Sözcüklerim/Dokun Hisset Öğren Resimli Kartlar". Kocaman renkli, güzel baskılı kartlar, çekici resimler ve her resimde doku örnekleri, kadifeler, tüyler... Ada'nın şaşkınlığını ve heyecanını anlatamam, tepinip durdu her kartta. Hele miyav, miyav kediye. Canım kuzum.
Şu ansa...Dudaktan Kalbe'yi seyrediyorum. Çünkü orda bir Kınalı Yapıncak var :) O değil, Reşat Nuri romantikliği var, o da değil, çok iyi bir oyuncu var, Yiğit Özşener, onu seyrediyorum.
Anneler günü ertesi biraz kendimden konuştum. Kızmazsın değil mi kuşum?
7 Mart 2008 Cuma
Dantel Hayatlar

Bazen de işte yaralarımızı dantelle kapatıyor, eciş bücüş taşları dantelle sarmaya çabalıyoruz; ucube şekiller oluşturuyoruz hayatta.
Uzun lafın kısası, diyeceğim odur ki; hayatı kadınca yaşamanın güzelliğini, onurunu çok geç fark ettim. Gün mün palavra, kutlu olsun o başka. Dantel kadınlara, dantel hayatlara sevgiler. Biz olmasak çok sıkıcı olurdu bu dünya. Farkındalar mı acaba?