Bebek ve Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bebek ve Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2008 Cuma

Konserimize Bekliyoruz!


Tarih: 6 Aralık 2008 Cumartesi
Yer: Kırım Kilisesi (Anglikan Kilisesi)
Adres: Serdar Ekrem sok. Beyoğlu (Tünel'de Alman Lisesi'nin komşusu)

3 Aralık 2008 Çarşamba

Ada Music Together'da


Eğitmen: Yapıncak Okyar


SALON SANAT MUSIC TOGETHER 4 yaşında! Güncelleme: 2012

4 yıl önce Türkiye'deki ilk Music Together olarak bebeklerimiz ve çocuklarımızla buluşmaya başladık. 4 yılda yüzlerce aileyle buluştuk, deneyim kazandık, İstanbul'dan Ankara'ya ulaştık. Salon Sanat Music Together'ı bitiren çocuklarımız piyanomini'ye sonra bireysel piyano derslerine başladılar, hatta ilk konserlerini verdiler! Yolculuğumuza katılıp, müzikle büyüyen miniklerimize teşekkür ve sevgilerimle...

Aşağıda yıllar önce yazdığım blog yazımı okurken eklemek istedim işte...

.................................................................

Blogları dolaşırken, Ayça'nın sürpriz yazısı ile karşılaştım, sevindim. Dersimize ait gözlemlerini yazmış. Takibedenler çok iyi biliyordur, nerde, nasıl başladı Salon Sanat Music Together hikayemiz, ne noktada sekteye uğradı, ne zaman kapılarını açtı... Bunları hep yazdım. Günümüzdü, anımızdı, günlüğümüzdü.

Öyle de oldu, derslerimiz başladı. Artık tek başıma değilim, anne-babalarımla beraber şarkılar söylüyorum; sadece Ada değil, tüm çocuklarım hareketleri ile, enstürmanları ile eşlik ediyor şarkılarımıza.

Şimdi... laf bu tesadüfle buraya gelmişken, iş kısmından değil Ada kısmından değinmek istiyorum birkaç şeye:

Birincisi; evet Tracy kitabına rakip geldi: Music Together!! Bu şaşmıyor, Ayça da söylemiş, diğer velilerim de söyledi. Ders sonrası uzuuun bir uyku çekiyor minikler. Müjdedir, duyurulur. Ada tartışmasız her dersten sonra rekor öğle uykuları uyuyor.
İkincisi; Ada kıskanıyor! Yeni bir duygu bizim için. Canım kızım evde kendine özel her daim hazır nazır müzik annesi, derste başka başka çocuklara şarkıları söyleyince, şaşırıp kalıyor. Çok kucak sevmezken, kucağıma tırmanmak istiyor, bense "rehber"im ya... olmuyor, olamıyor. Derse ara verip, gönlünü alamıyorum miniğimin, içim cızzz ediyor. Ama evde telafi ediyoruz, bıkmıyoruz dans ediyoruz, bıkmıyoruz şarkı söylüyoruz, cancana kucak kucağa...

Sonuncusu; "iş bu" diyoruz ama işimizi seviyoruz ve çok eğleniyoruz.

Ana-kız.Yani diyorum ya, yazmadan olmuyor işte, istediğin kadar karar ver.

18 Kasım 2008 Salı

Palo Palo

17 Kasım 2008 Pazartesi

Çiçek Açtı Yaprak Apartmanı!

Apartmandaki üst kat komşumuz bir "dede", ağzında koskoca bir gülücük izliyor bizi. Müzikal buluşmalarımıza gelen-giden heyecanlı aileleri, mintoş minikleri, afacan abileri, ablaları, çıtıpıtı bebecikleri izliyor. "Apartmanımıza can geldi, renk geldi, müzik geldi!!" diyor.

"Çiçek açtı Yaprak apartmanı!"

Music Together, tonla aksilik ve büyük maceralar sonunda mekanına yerleşti, hayatına başladı, güleryüzlü aileleriyle, birbirinden tatlı bebekleriyle, çocuklarıyla tanıştı. Heyecanımı, mutluluğumu anlatamam.

Deneme derslerinin ilk ikisinde Adakızım da vardı. Bir şaşkınlık, tarifsiz. O kendine özel, o en mutlu anı, "nana" anını annesi bir sürü bebekle, çocukla paylaşıyor. Dahası var mı? Nasıl iş bu şimdi?!

Baştaki şaşkınlık ve annesini paylaşma şoku, derslerin sonunda kendini üzüntüye bıraktı. Her giden bebekle yüzü asıldı, akranlarının peşinden gitmeye kalktı.

Programa başladık. Heyecan. Doğru. Hem de kalbi pırpır attıran cinsten. Ama başka bir güzellik daha vardı, bir sürü blog ve internet arkadaşımla tanıştım bu derslerde. İlginçti, belki komik. O kadar yakınsın, hikayelerini biliyorsun, ama derse 5 dakika kala, ya da dahası dersin tam da içinde tanışmışsın, konuşamıyorsun, şarkı söylüyorsun gözlerinin içine bakarak, gülümseyerek. Müzikle tanışmak harikaydı, direk pozitif enerji; ama ettiğimiz -ya da edemediğimiz!- iki laf sohbetin tadı damağımda kaldı. Daha çok buluşmak, görüşmek gerek. Çocukları tanıştırmak...

Bir de haftasonu dersleri kalabalık olacak diye Ada'yı babayla adaya yolladığım için üzüldüm. Oysaki gelmeyenler oldu, haber veren ise sadece iki kişi idi. Of, yazacak çok şey var, ama ben ancak yazmaya ısınıyorum.

Hafifledim, özlediğim şeylere kavuştum artık. Daha çok piyano çalmak, daha çok yazı yazmak -tercüme yazısı değil ama!!!, yürümek amaçsız, hoplamak, şarkı söylemek miniğimle daha da çok...

Geldi o günler, şaştım kaldım.

5 Kasım 2008 Çarşamba

Music Together Açılıyooooor

Güncelleme-2012: Türkiye'deki ilk Music Together 4 yıl önce Salon Sanat bünyesinde öğrencileri ile buluşmaya başlamıştır. Salon Sanat Music Together derslerini sadece Emirgan Do-um'da, Caddebostan İyi Cüceler'de ve Ankara Yoga'da sürdürmektedir. Sonbahar 2012 kayıtları için: www.salonsanat.com/register.aspx sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

.........
Uzuuuun bir yolculuğun sonuna geldik. Harika bir başlangıç için enerjimiz, müzik sevgimiz, mutluluğumuz bulutlarda uçuyor. Değil mi Adakızım? Yeter artık evde başbaşa hoplayıp, zıplamak. Arkadaşların geliyor bekle.

Hadi anneler, hadi çocuklar, birlikte müzik yapmaya!

Artık websitemizdeyiz:


www.salonsanat.com

Ücretsiz deneme derslerimiz 12 Kasım Çarşamba günü başlıyor. Websitesinde "Register" linkini tıklayarak, kaydınızı yaptırabilirsiniz.

Ve ayrıca...

Bu blogdaki okuyucularımıza, sevgili dostlarıma, beni bu yolculukta, emeklerimde destekleyen, moral veren, programla ilgili önerilerde, yorumlarda bulunan, cesaretlendiren herkese tek tek teşekkürlerimi gönderiyorum.

17 Ekim 2008 Cuma

Nana, Nr.2


Bu kapıyı yumruklama faslı çok olmaya başladı. Aslında yumruklamıyor garibim, mırıltılar çıkararak kaşıyor sadece. Ama cevap gelmezse vay halimize.

Ada'yı derslere almıyorum. İki nedenle, birincisi -tabii ki- profesyonel bir durum olmayacağından. İkincisi ise, küçük öğrenciler Ada'yı, Ada o minik abla ve abileri görünce başka bir dünyaya geçiş yapabiliyorlar. Aniden. Tek kişiye zor piyanoyu, dört elle çalmaya çalışıyorlar. Sahne görülmeye, coşku hissedilmeye değer ama geçelim...

Zengin olursam en büyük hayalim kendi ellerimle bir paparazi tutmak, Adakızım'ın ve onun yanında bizlerin kaçak fotolarını çeksin diye. Kaydedemediğim her ana ağlamak istiyorum çünkü...

Dün de öyle oldu, akşamüstü bir minik derste, pımlatıyoruz, tınlatıyoruz, siyah tuşların üstünde kedi yürüyüşü yapıyoruz yandan yandan, notadaki resimlerden hikaye yaratmaya çalışıyoruz çaldığımız melodiye. İlgi üst sınırda, keyfimiz yerinde. Birden o kaşıntı kapıda. Mmmh, mmh sesi eşliğinde. Ah diyorum kapıyı açıp yanaklara yapışsam, sonra kapatsam. Olmaz. Kaşıntı sertleşiyor. Diyorum nerde bu Sultan abla?

Piyanodaki minik heyecanlanıyor, istiyor ki Ada gelsin, bir kedi de o olsun tuşlarda. Kaş kaldırıyorum tatlı-sert. Olmaz.

Yahu kaşıntı büyüyor, pat pat şaplak oluyor, abla nerde kalıyor, abla geliyor, kaşıntı çığlık oluyor, çığlığa sesler karışıyor, "nana", naa-naaa" ...!

Stüdyoyu evin dışına kaydırma vakti mi, yoksa park saatini ders saatine çekme vakti mi geldi acaba? Bu "nana" tutkusu fazla olmaya başladı!

13 Ekim 2008 Pazartesi

Na Na

Belli oldu. Ada müziğe "nana" diyor.

Üç kişilik bir ekibiz. Zaman kıtkını şarkıcı anne, kızılderili edalı absolute kulak Türkmen abla ve titrek göbekli müzik canavarı prenses Ada.

Heyecan büyük, Music Together'a bir ay kalmış. Parçaları öğrenmek, gerekenleri Türkçeleştirmek, her birinin müzikal anlamda eğitici ögelerini ele alıp farklı alıştırma oyunları hazırlamak, her birine ne enstürman uyar ve ne tip aktivitelerle desteklenebilir karar vermek gerek. (Of, nefesim yetmedi) İş çok.

Ama eğlence de çok!

Tek tek anlatmayayım, sürer de sürer. Hem o laf vardır ya "anlatılmaz, yaşanır". Onun için susmak gerek. Amaaa...

Bunu anlatmadan geçemem: Ada artık tüm şarkıları biliyor!
Hmm bir yaşında çocuk, nerden bilecek deyip kaşınızı gözünüzü kaldırmayın. Biliyor, çünkü şarkı isteğinde bulunuyor!

Meselaa...Nedense tuvalette otururken,
open-and-shut-it'i istiyor. Hareket şu "nana" deyip, koca gözlerini açıp, pembecik dudaklarını bir yuvarlayıp, bir büzerek, kafasını konuşuyor gibi dilini anlatıyor gibi yaparak, sessizce şarkısını söylüyor! Çünkü...evet open-and-shut-it şarkısının ilk mısrası ikinci tekrarda, "sessiz" söyleniyor. Ada da bu işi çok seviyor! Sonra ille anne de yapsın. Yapıyoruz. O arada çişler kakalar da yapılıyor tabii. Çişler arada hala alta da yapılıyor ama olsun.

Sonra... Sonra bir bakıyorum eller kafasının tepesine pıt pıt yapıyor. Ritmik. Ablayla birbirimize bakıyoruz, ding-a-ding! Başlıyoruz söylemeye, abla benden şarkıcı, inanamıyorum, ekip iyi diyorum. Bunu da nedense genelde yemekte yapıyor, elindeki yemek parçalarının böylelikle daha rahat kafasına bulaşabileceğini düşündüğünden sanırım!

Şimdi ise "oooo, Aaa-daaa, Ada'ymış adıııı" şarkısındaki -ki bu aslen güzel bir kızılderili şarkısı, türkçesinde biz isim şarkısı yaptık- ooo'lardaki çılgın el hareketlerini öğrenmiş durumda. İki kulağının yanından
wiggle wiggle yapıyor; deli deli hareketi! Ada bunları yaptığı anda ablayla ben başlıyoruz kurulu saat gibi, şarkıya ve dansa: Oooo, Aaa-daaa, Ada'ymış adııı... Ada mest.

Amaaa... bir de kriz anı geliyor ki; sormayın. Mutfağa mama diye can hıraş tırmanışına benzedi. Nana'sı geldiğinde de müzik setine atlıyor, dolabı yumruklamaya başlıyor, nana nana diye. O zaman işte açıyoruz CD'yi başlıyoruz hep birlikte nana yapıp, danslar etmeye.

Bebeğim uyuyor, uyansa da iki nana yapsak.

24 Ağustos 2008 Pazar

Music Together - Anket

Ders programlarını yavaş yavaş oluşturmak istiyorum. Yan sütundaki anketi cevaplarsanız beni çok sevindirirsiniz. Böylelikle dersleri, aileler ve bebekleri/çocukları için en uygun gün ve saatlere koyabilme şansım olur.

Şıkları işaretlerken bebeklerinizin uyku ve yemek saatlerini göz önünde bulundurursanız iyi olur. Birden çok şık da işaretleyebilirsiniz. En güzeli karınları tokken ve uykudan sonra yapılan dersler.

Yardımınız için şimdiden çok teşekkürler!!!

19 Haziran 2008 Perşembe

Andreas Scholl, Aya İrini ve Bir Hediyeler Hikayesi

Bu gece masallar diyarındayız. Kızımın favori müzisyenini dinlemeye, kızımsız gitmek ağır geliyor. Gidiyoruz ama. Uzuuuun süredir birlikte dışarı çıkmamış biz, açılışımızı Scholl'un büyülü sesiyle yapıyoruz.

Konserin hikayesi de ilginç. Adakız'ın bebecikken en sevdiği CD idi kontrtenor Scholl'un CD'si. Onu koyduğumuzda sakinleşir, dinlerken uykuya dalardı. Biz de zevkle dinliyorduk, sıkmıyordu bin kere dinlemek.


Derken bir baktık, Scholl bizim diyarlara geliyor. Çıkamıyoruz bir yere ama. Ne iyi olur gidebilsek diyor, birbirimizin gözüne bakıyoruz. Ama zor.

Ve. Babalar Günü'nde -konser günü- dedim ki tamam gidiyoruz, bu da benim Babalar Günü hediyem olsun. Sevinecek eminim dedim. Pahalı, mahalı, böyle güzel bir konsere değer dedim, aldım biletleri. Öbür tarafta ise meğer Fethi de karısına konser hediyesi ararmış, o da demiş, tamam en çok buna sevinir, becerelim gidelim. Almış iki bilet gelmiş.

Yaaa... işte öyle oldu. İkimiz de hediyelerimize pek sevindik, çok şaşırdık. İkinci tepkimiz ise cins cins 4 bilete tebessüm eşliğinde üzülmek oldu tabii.

İki ekstra bilete sahip bulamadık, ne müşteri, ne misafir. İki koltuk konserde boş kaldı. Konser güzeldi...

17 Haziran 2008 Salı

Gazetedeyiz

Sabahın erkeeen saatinde Rudi'den bir mesaj: Gazetedeyiz, Radikal al.

İpek Çalışlar Latife Hanım'ı yazarken, Fethi ile de biraraya gelmiş, birlikte eski belgeleri yoklamışlardı. Pazar günü eşi Oral Bey'le beraber konserimizdeydiler. Bana sorarsanız Oral Bey özel ilgisiyle kopyayı vermişti zaten. Bugün yeni gazetesi Radikal'deki köşe yazısında, konserimizden ve bizden bahsetmiş. Bolca da Ada'nın büyükdedesinden, mekanın tarihçesinden ve atmosferinden. Ada da var yazıda!

Kızıma hatıra...

16 Haziran 2008 Pazartesi

Büyükada'da Bir Konser daha

O kadar mutlu oluyorum ki anlatamam.

Adadaydık. İkincisini gerçekleştirdiğimiz salon konserimizi yapmak üzere. Heyecanlıydım, ilki çok güzel geçmişti. Eski arkadaşlarımla buluşmuş, yeni akrabalarla tanışmış, adalı dostlar edinmiş, minik bebeklerle şenlenmiştik. Kuş cıvıltıları arasında ilk ada konserimizi vermiştik. Kontrtenor dostum Rudi ile.


Tekrar ettik. Hem geçen seferki Flugtag fecaatinden dolayı iskeleye erişemeyip gelemeyen dostlarımızın ricası üzerine; hem de yine çalmak, yine paylaşmak, Babalar Günü'nde babalara müzikli bir gün hediye etmek için. Ne güzel oldu. Blog dostlarım Esra ve Pınar da geldi, aileleri, minikleriyle beraber. Ve daha kimler kimler... Herkese öncelikle büyük teşekkürler bizden. Müzik dört duvar arasından çıkıp paylaşılınca güzel.

Rudi'yle birlikte müzik yapmak büyük zevk. Birbirimize iyice alıştık, müzikal anlayışımız benzer ve beraber hissediyoruz. Umarım izleyenlere de yansımıştır bu. Fotoğraflar Erk'in çektiği fotoğraflar. Teşekkürler Erk. Yeni fotoğraflar gelirse slayta ekleyeceğim.

Kızım sadece biraz sarsılıyor bu mekan değişikliğinden. Ama konser günleri hep uslu ve memnun. En çok da birlikte olduğu arkadaşlarla mutlu oluyor. Biz içerde çalıp söylerken, minikler Ada, Melis, Duru, Duru, Defne, Alara ve 3 aylık Mert dışarda "sosyalleştiler". Hatta arada içeri girip dinleyen minikler bile olmuş diye duydum. Erken yaşta tanıştılar konser ortamıyla...

İyi ki geldiniz.

29 Mayıs 2008 Perşembe

25 Mayıs 2008 - devam

Hikaye şöyle başlıyor: Benim evlenip geldiğim şehirde oda müziği çalışmalarım için fıldır fıldır müzisyen aradığım dönem, kimseyi tanımıyorum Istanbul'da. O da deliler gibi kendine bir piyanist arıyor. "Dualarım gerçek oldu" diyor.

Rudi Romeri ile, ben 7.5 aylık hamileyken tanışıyoruz. Haftada bir buluşalım müzik yapalım diyorum. Ada bir ay sonra gelecek, olsun. Üniversiteyi, konserleri bırakıp Istanbul'a gelmişim ya, müziği çok özlemişim ya, bebek engel olmaz diyorum.

Buluşuyoruz, bol sohbetli, bol müzikli cumalar var artık. Ada müzikle büyüyor. Genelde koltuğunda Rudi'nin şarkılara kendi şarkılarıyla eşlik ediyor. İlle de piyano başına oturmak isteyip mızmıza başladığında Rudi kucağına alıyor, öyle söylüyor.

Çoğunlukla yaylılarla çalışmışım. Kontrtenor repertuarı çok tanıdık değil. Çalıyorum, tanıyorum, çok seviyorum. Rudi de iyi söylüyor. Bir bakıyoruz, bir sürü eser çıkarmışız. O arada 29 Ekim'de Cumhuriyet Balosu'na davet ediliyoruz, kısa bir resital için. Herkes çok memnun, biz de bu memnuniyetten daha memnun kalarak tamam diyoruz, devam.


Gün bu günü buluyor, mayıs sonu bizim evde bir mini resital yapalım derken, bir bakıyoruz bizim düşündüğümüz hafta benim doğumgünüme denk geliyor.

Devamı resimlerde... Öncesi, gece bülbül sesleri eşliğinde çalışırken; ertesi gün Rudi ile konserin son selamında; konser sonrası pastamı keserken; her şey bittikten sonra Ada ile iki tıntın, bir pımpım yaparken. Dediğim gibi, ben resim çekemedim, çekenler yolladıkça slayda ekleyeceğim.

Rüya gibi bir gündü benim için, en güzel doğumgünlerimden biri. Ve tabii hayallerin gerçekleştiği. O evde -Fethi'ye dedesinden miras anı dolu bir mekan- böyle konserler gerçekleştirmeyi kaç zamandır düşlüyordum. Aile arasında çalmıştım da, ama bu seferki başkaydı, kalabalıktı, ve mutlu, pozitif bir kalabalık. Gelen herkese teşekkürler.

Devam edeceğiz, belki yazın ayda bir kere? Belki başka enstürmanlarla? Bakalım... Düşle Yapıncak düşle.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

25 Mayıs 2008 Konser ve Doğumgünü


Günün güzelliğini hangi sözlerle anlatabilirim ki? Anlatamam... Resimlerle anlatmayı denesem, hatta bir-iki video ile? Çünkü kaydetmek gerek. Kesinlikle. Ama şimdi değil. Bundan sonraki postta.

Music Together 7. ve 8. Buluşmalar

24 Mayıs'taki müzikal buluşmalarımızda bizi Derin Eğitim ve Danışmanlık Merkezi misafir etti. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.

Evet 8 kere toplanmışız bugüne bugün. Yeni yeni ailelerle tanıştık, daha önceden gelenlerle tekrar buluştuk. Harika bebekler, harika ablalar, abiler; çocuklarıyla çocuklaşan anneler-babalar. Zıp zıp zıpladık, hop hop hopladık. İngilizceler, Türkçeler, bir sürü şarkı söyledik; bidi bidiler bada badalar yaptık. Eğlendik, yorulduk, terledik. Müzik yaptık sevindik.

Ve...fotoğrafları bekliyoruz eklemek için. Ben çekemedim, haliyle. Gönderenler olursa fotoğraflar en kısa zamanda burda -umarım!

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Woodsview Preschool ve Bir Ziyaret

Sabah Ada'yı babaya, babayı da Büyükada'ya yolladıktan sonra Ada'yla; Portage Eğitim Semineri'nde tanıştığım sevgili Yegan'ın aracılığıyla, Woodsview Anaokulu'nun sahibi Sharon Hanım'ın davetlisi olarak, dönemsonu aileler günlerinde "Music Together" buluşmaları gerçekleştirmek üzere Tarabya'ya uzandım. (Uzun bir cümle). Hava sıcak, ben giyinmişim kat kat, sıcak geliyor, ter basıyor, herkes yazlık, Ingilizler iyice bir yazlık. 'Bahar geldi'de kalmışım, yazı getirmek aklıma gelmemiş. Küresel ısınma yazı erken getirmiş.

Çocuklar bah
çede, koşa oynaya enerji satıyorlar, aileler ev yapımı böreklerde, keklerde. Benim işim içerde. Salon kontrolleri, müzik seti kontrolleri, enstürman kontrolleri. Hangi şarkı hangi şarkıdan sonra gelsin, hangisinden sonra nasıl geçiş yapayım, son kontolleri yapıyorum. Pek titizim.

Pek manasız.

Veliler sınıfa girmeye başlayınca anlıyorum. İki sınıf, iki ders yapalım demişim, 10'ar kişiden. İlk derse gelen gelene, aman noluyor yanlışlık var diyorum; aman iyi devamı dışarda diyorlar...

İki kalabalık ders yaptık ormanlara komşu güzel okulda. Her milletten, her renkten insanlar, cıvıl cıvıl bir ortam. Kalabalık şaşırtmış beni, tüm planlar suda. O kadar kalabalık ki, teybi kullandığım bölümlerde şarkıların sesini duyamıyoruz, oysa ki konuşan yok, enstürmanlar konuşuyor, ama onlarca ensturman...
Rekor kırdık evet, ikinci derste 18 çocuktuk galiba, velilerle 30'un üzeri! İlki biraz daha az. Biraz kırptım, biraz uzattım. Bir tanıtım daha böyle geçti. Fotoğraflar elime geçtiğinde burda. İngilizce programı ingilizce ugulamak güzel oldu, bir de kırk yıllık karga 'crow'a durmadan 'crowl' demeseydim...

Dönüşte bekarlıktan istifade, hazır karşı kıyılarda salınırken, Selçuk Teyze'ye uğradım. Babaannemin küçük kardeşi. Şimdi artık çok büyük. Sevimsiz bir hastalıkla ama besberrak bir hafızayla yaşıyor. Çok gezemiyor eskisi gibi, onu ziyaret etmek daha mantıklı ama biz de beceremiyorduk ki... İyi oldu, çok iyi oldu.
Babaannemi özletiyor Selçuk Teyze bugün, hem de çok. Gözlerim doluyor dönüşte yolda. Neden "babinnem" Ada'yı yakalayamadı ucundan diye. Ada onu yakalayamadı aslında, babaannem çünkü onca yıl onca çabayla ekstradan yaşadı, torunlarının evlendiğini, bebek sahibi olduğunu görebilmek için.

Çok güzel sohbet ettik Selçuk Teyze'yle. O sohbetin tadını aylar geçmiş başkasında hissetmemişim, ne iyi geldi.
Başka insanlar bunlar. Dinlerken dibine kadar dinlerler, laf kaçırmadan, gözünüzden göz kaçırmadan; anlatırken cömerttirler, dinleyene hakkını verirler. Sen çok yaşa Selçuk Teyze'm, bomba gibi gördüm sizi, inşallah adaya gideceğiz birlikte bu yaz.

8 Mayıs 2008 Perşembe

"Music Together" Ashram'daydı

Resimlerin tümüne burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Bugün Music Together'ın dördüncü tanıtım buluşmasındaydık. Bu sefer misafir olduğumuz mekan Gurudwara Ashram'dı. Nazmi Gür
hocaya burdan çok teşekkür ediyoruz, sayesinde çok güzel bir gün geçirdik.

Farklı mekanlar, farklı enerjiler veriyor insana. Gurudwara Ashram bir yoga ve alternatif yaşam merkezi. Mekanın felsefesine yaraşır bir özelliği vardı, gerçekten çok huzurluydu! Dikkat dağıtıcı nesnelerden arınmış boş salon, dersin başından sonuna kadar gruptaki konsantrasyonu da yerinde tuttu . Benim de böylelikle sadece bir piyano ve büyük yuvarlak bir halıdan ibaret bir mekan yaratma düşüncem desteklenmiş oldu.

Bugünkü grubumuz da son derece katılımcı idi. Ailelerin ben daha ilk mısranın sözlerini bile tamamlamadan nasıl şarkılara anında katılabildiklerine resmen çok şaşırdım. Bu arada ben de artık yavaş yavaş şarkıların sözlerini arada emprovizeler yapmadan söylemeye başladım, müjdeler olsun! Hep dediğim gibi, bu dersler bana deneyim, katılımcılara tanıtım.

Selim, Mehmet, Sami ve Ada harikaydı. Can geç geldi ama onu da bize kaçırdık ders sonrası, biraz tadını çıkardık. Uluç'la annesi ise önce trafiğe takılıp, sonra sokaklarda dön dolaş kaybolmuşlar, önümüzdeki derse katılacaklar.

Ada için harika dedim ama tam da doğru değil, geri aldım. Çünkü Ada'cım hafif haşattı aslında. Uyku saatlerinin iş kurma heyecanına kapılmış annesi sayesinde allak bullaklaşmaya başladığı bir gerçek. Sonucunda tam da rüya saatinde "Hellooo to Aaa-da, so glad to see you" şen şarkısını duyduğu için kafasının karıştığı da. Yine de iyi idare etti miniğim baştan sona, Jale sağolsun.

Program tam Mehmet'e göreydi -tanıdığım için söylüyorum, ve bundan eminim!, ama Mehmet Yapıncak Teyze'sini hoplayıp zıplarken görme şaşkınlığından sıyrılıp kendini pek ortalara atamadı. Oturduğu yerden katıldı derse, şaşkın kocaman gözlerini açarak dinledi şarkıları. Selim pek güleryüzlü, uyumlu bir bebekti, özellikle enstürmanlara bayıldı. Sami ise duydum (!)...Dancing with Teddy'de şarkıya eşlik ediyordu, diğerindeyse ritm tutuyordu! Ada ise kah şakrak, kah mokurdu.

Dersler gittikçe güzelleşiyor, belki ben işin iyice içine giriyorum, belki katılanlar daha bir fikir sahibi ve rahatlamış geliyorlar. Bu tanıtım buluşmaları Mayıs ayı boyunca devam edecek. Bu haftasonu karşıda yapılması planlanan piknik hava muhalefeti nedeniyle ertelenmiş, yeni öğendim. O zaman da dedim ki, belki bu cumartesi bir buluşma daha bile yapabiliriz. Hmmm belki, bir düşünelim...

4 Mayıs 2008 Pazar

Müzikli Bir Gün

Dünkü yazının üstüne...bugün mokur mokurdu Ada. Diş meselesi gece gizlenip, sabah yaptı yapacağını anlaşılan. Tebriklere teşekkürler bu arada!

Bugün müzikal buluşmamız vardı. Hem de iki ders üstüste. Geçen hafta sevindiren bir ilgi olmuştu, bugün de işte bu şekilde biraraya geldik müziksever anne-babalar ve çocuklarıyla. Ve blog anneleriyle tanıştım, Pınar, Özgür, Didem, Aylin, Burcu!! Ne güzel oldu.


Birinci dersimiz çok kalabalıktı, ama belki de buna oranla zor olması gerekirken, katılımcı ve çekingen olmayan bir grup vardı. Dikkatler baştan sona yerindeydi. Çocuklarsa (Ahmet Can, Alara, Ali Murad, Bora, Ceren, Giray, Göktürk, Pablo Arda) bir harikaydı. Veliler parçaları ve aktiviteleri ucundan bucağından yakalamak için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Programa gerçekten aktif olarak katıldılar, danslar ettiler, ritmler tuttular, şarkılara eşlik ettiler, ...

Zordu işleri. Çünkü tanımadık ortam, yeni tanıştıkları cır cır konuşan, hop hop hoplayan bir hoca. İlk kez duyulan, bir kısmı yabancı dilde şarkılar. Üstüne enstürmanlar, hareketler, "hadi kalkalım, hadi oturalım"lar...

Tanışma dersinin esprisi. Tüm bunlara rağmen, şaşırtıcı aktif katılım sevindiriciydi. İkinci dersimizdeyse sayıca daha azdık (Çocuklar Arhan, Duru, Eda, Mehmet, Aksel, Ada). Az kişi olunca hemen ortama uyum sağlayıp aktif olmanın daha zor olabileceğini gördüm. Yine de güzel vakit geçirdik ve velilerin program hakkında bir fikir sahibi olduklarını zannediyorum.

Açılış öncesi bu müzikal buluşmalar aileler için tanıtım, benim içinse deneyim aslında. Artılarımı, eksilerimi görme fırsatı. Teknik hazırlığın ne kadar önemli olduğunu fark ettim mesela (ör. müzik setinin CDdeki track'leri gostermeme sürprizi!) Ve eve gelir gelmez, bizim minik seti arabaya attım, artık nereye gidersem o da oraya, n'olur n'olmaz.

Tüm resimlere sayfanın sağ üst köşesindeki slide'ı tıklayarak ulaşabilirsiniz

Dersler resmi olarak başladığında her aileye derslerde söylenecek şarkıları içeren iki CD verilecek. Biri arabaya, biri eve. Şarkılar neşeli, dinledikçe kulaklar dolacak, dinledikçe müzikler hafızalara yazılacak. O zaman işte dersler farklı bir heyecanla beklenecek.


"Bir küçük tavşan, yes maam, hop hop hoplar, yes maam, sebzelerii yer, y..."

Yorulmuşum bugün. Dersten sonra da uzun süredir görüşemediğimiz "en dostlarım" geldiler. Bu şehirdeki görüşememe meselesi başlıbaşına bir konu. Tuluğ'la Sevil'in özel durumları da var gerçi.


Tuluğ Tırpan Türkiye'deki en başarılı müzisyenlerden biri, müziğin her telinde yetkin arkadaşım. Sevil'se başarılı antropolog eşi. Tuluğ'un turneleri, Sevil'in artık onu bunaltan yoğunluktaki akademik hayatı onları Ada'yla ancak buluşturabildi. İyi ki geldiniz. Artık evimizin yolunu biliyorsunuz, yine bekliyoruz!

1 Mayıs 2008 Perşembe

Seminer Duyurum

Gecen ay madem cocuklarla muzik isine giriyorum, yas gruplarini daha iyi taniyayim diyerek, 'Portage 0-6 yas Cocuklarda Gelisim Degerlendirmesi' programina katilmistim. Bir turlu anlatamadim burada ama gercekten faydali bilgiler edinmistik.

Iste bu program esnasinda, programi organize eden Derin Danismanlik Merkezi yetkilileri, benim 'Music Together' projemle ilgilendiklerini, birlikte muzik programlari hakkinda ve muzigin 0-6 yas grubundaki cocuklarin gelisimine faydalari konulu bir seminer duzenlememi arzu ettiklerini soylemislerdi.


Kabul ettim. Seminer mayis ayinda, dort hafta devam edecek.
Seminer duyuruma burdan ulasabilirsiniz.

29 Nisan 2008 Salı

Müzikal Buluşmamız Powerfull'da!

Müjde!

Bu pazarki müzikal buluşmamız Powerfull Fitness and Wellness Club'da olacak. Mekanla ve ekibiyle tanışma sebebim, hamileliğimin 4.ayında başladığım ve doğumuma kadar devam ettiğim "Hamileler için Pilates" programı idi (şu an normal pilatese devam ediyorum).

Powerfull, güzel manzaralı, temiz; güleryüzlü insanların sizi karşıladığı sıcak bir mekan, bir sürü farklı programın sunulduğu bir spor merkezi. Her ay konularında uzman kişilerin katıldığı bilgilendirici toplantıların düzenlendiği, haftasonları üyeler için eşli-çocuklu sosyal buluşmaların planlandığı, dostlukların kurulduğu, sporun yanında terapi ve dejarş olma merkezi yerini de tutan, enerjilerin birleştiği iyimser ortam...

Teşekkürler Powerfull! Müzikal buluşmalarımızı misafir ettiğin için. Ve tabii teşekkürler sevgili Jale, hamilelerin ve annelerin iyilik meleği.

Bu arada Jale ve tüm hamileler, yeni anneler bu sitede. Bu vesileyle Jale'nin yönettiği pilates programını da tüm bebek bekleyenlere öneriyorum. Biz çok faydalandık.

27 Nisan 2008 Pazar

İlk Müzikal Buluşmamız


Bugün buluştuk! Üç çocuk, üç baba, iki anne, bir hoca. 4 yaşındaki Beste, 19 aylık Derin ve Ada bu müzikal günün adandığı miniklerdi. Yerimi henüz netleştirmediğim ve bu müzikal buluşmalar için artık sabırsızlanmaya başladığım için burda yaptık ilk buluşmamızı. Evimizde.

Dört duvar ve bir halının rahatlığı yoktu tabii. Onun yerine bıcır bıcır bir salon ve çocuklu ev şekline henüz bürünmemiş bir ortamda, desenli halıların, gümüş zerzevat ve kırılacak bıcırtıların arasında toplandık. Oturacak yer diye halıların üzerine balkon minderlerini attık. Azdık, samimiydik; kabullendik.

Heyecanlıydım, e tabii açılış öncesi serideki ilk "resmi buluşma" buydu. Ama kendi adıma konuşayım, gerçekten çok eğlendim. Çok güzel vakit geçirdik. Gelenlerden duymak gerek aslında. Şarkılar söyledik, parmak oyunları-taklitler yaptık; ayağa kalkıp danslar edip, enstürmanları şıkırdattık.
Çoğunluk babalardaydı. Ve babalar bir harikaydı!

Gelecek hafta devam ediyoruz, internet anneleriyle, ve belki babalarıyla. Her şey yolunda giderse evde değil, daha uygun bir mekanda buluşabileceğiz. Katılmak isteyen yeni aileleri --anne-baba-dede-hala (vs) ve çocukları (o-6 yaş arasında tüm minikleri) bekliyorum! Bana yazın...