Tracy Hogg etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tracy Hogg etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ekim 2010 Pazartesi

Yuvarlanmaca

İşaretledikçe rahatlıyor, işaretledikçe hafifliyorum. Bana disiplin iyi geliyor ama belirlediğim günlük programım aksarsa şayet, çalkalanıyorum. Olmuyor. Hayatın arkasından koşturmaya başlamış buluyorum kendimi biraz sonrasında. Yorulmaya başlıyor, geriliyorum.

Tıpkı Ada gibi.

Uykusuna, yemeğine, aktivitesine müdahale yoksa, keyif keka. Şayet doğaçlama bir olay gerçekleşiyorsa, vay halimize... Okuldan uyku saatinin ortasında çıkıyor mesela. O uykunun cazibesinin çekimi ile harap bitap eve koşuyor. Şanslıysa yakalıyor ucundan. Ama uyku bu, hem de "okul-sonrası" uyku, annelerin uyandıramayacağı pembelikte. Uzuyor da uzuyor. Gece yatış saati de beklendik bir şekilde kayıyor da kayıyor.

Sonucunda onun ruhu, benim gözler-kaşlar da kaymaya başlıyor. Sabırlar taşıyor. İnsanız ya.

Ama olmuyor. Olmamalı.
Ama kontrol nereye kadar? Olmalı mı?

*
Üç yıl Tracy'nin de büyük yardımıyla düzen torpilli yaşadık, kolayından. Hem de ne kolayından! Ama hayat çağlaya çağlaya geliyor üstümüze, girdaplara giriyor, çıkıyoruz artık çaresiz. Düzen takipçisi rolümüz, manevracı
bir role dönüştü son zamanlarda. Hayat geliyor, biz iki kıvrım hareket yapıyoruz, kurtulduk kurtulduk; yoksa kriz.

*
Yeni bir dönemdeyiz. Ve bakıyorum da yavaştan öğreniyoruz. Artık hayatı yönetmiyor, hayata adapte oluyoruz. Hissediyorum, eğlenceli bile olabilir.

Göreceğiz... Kutlu olsun.


14 Nisan 2010 Çarşamba

Kipitap'ta, Müzik Hakkında

"Çocuk kitabı seçmek ciddi bir iştir" diyen kipitap.com'u bilmeyen, duymayan var mı? Ordan renk renk, hikaye hikaye kitaplar almayan? Kipi'nin günlüğüne göz atmamış olan, sitedeki makalelerden faydalanmamış olan?

Yok, yok biliyorum.

Ama son zamanlarda tıklamayanlar için bir davet olsun bu tık o zaman. Kapıyı ben açıyorum bu sefer, Kipi'nin Günlüğü'ndeki söyleşiye buyrun. Biraz müzik, biraz kitap, biraz çocuk, biraz hayat...

*Of, resim yükleyemiyorum.
*Eyvah, geç kalıyorum!

15 Mayıs 2009 Cuma

Bebek Meleği

Bizim evde televizyon izlenmez. Adetimiz değil. "Mezzo"nun hatırına mecburen Digitürk'ümüz vardır. Arada 15 dakika-15 dakika Ada müzik istiyor, bahtımıza ne var diye açıp ne çıkarsa dinleriz. Ada'nın kelime haznesi kemanları geçti, fagot ve klarnetlere ulaştı sayesinde. Arasıra da bol dans geliyor yanında bonus. Memnunuz.

Ama diyeceğim başka şey.

Deniz müjdeledi. D-Smart'ta Bebeğim diye bir kanal var, 60. kanal. Bilenler biliyordur, bir "hamilelik ve ebeveynlik" kanalı. Hamileler için Egzersizler'den tutun, Bebek Masajı'na, Çocuklar için Aktiviteler'den, Bebek Bakım programlarına bir dizi faydalı bilgiye ulaşmak mümkün. Müş. Müş diyorum çünkü uzun uzun seyretme fırsatım olmadı. Ama ne seyrettim???

Bebek Meleği adlı bir programı. Sabah 10 ve akşam 8.40'da yayında.

Peki Bebek Meleği kim?

Çoook tanıdık biri. Ada'nın 3 aydan başlayarak kesintisiz gece uykusu uyumasına, sorunsuz beslenme alışkanlıklarına, henüz küçücü
kken çiş-kaka faslını atlatmasına
yardımcı olmuş biri: Tracy Hogg. Çocuğumuzun dilini anlamamızda yardımcı olduğu için ailecek pek sevdiğimiz biri (Çok pohpohladım, bazen kaçıyor böyle, elimde değil).


Ben programı binbir sohbet arasında seyredebildim. Biraz da korktum hatta. Neredeyse her dediğine inanan ve uygulayan biri olarak, kafamdakine acaba uyuyor mu gerçekten diye meraklandım.

Bilemedim -çünkü kafamı vererek izlemedim. Sadece bir sürü çocuğun ve ailenin yaşamını kolaylaştıran o genç kadının artık yaşamadığına üzüldüm. (Pek duygusalım).


Bebek bakımı konusunda aynı kafada olduğumuz ailelere belki faydası olur. Kitaptan gidiyorsanız, özellikle E.A.S.Y.'i uygulama bakımından da katkısı olacağını zannediyorum.

28 Kasım 2008 Cuma

Tracy Hogg Kitabı - İndirimli Satış

Kitabı okuyup, önerileri uygulamaya çalışıp, bebeğimizle huzurlu bir ilk yıl geçirmek ne kadar kolay olduysa, kitabı Türkçeye çevirmek, hem de sınırlı zamanda o maratonu bitirebilmek de o kadar zor oldu.

Her zaman söylediğim gibi yine yineliyorum: Herkesin yaşam tarzı, inancı, hedefleri, istekleri farklı. Ortak yanımız, anneler olarak çocuğumuz için en iyisini yapmak için çırpınıp duruşumuz. Bu kitap bizim işimize yaradı, sizin işinize de yarayabilir -ya da tam tersi...yaramayabilir.

Kitap Ada 3.5 aylıkken, bir rastlantı sonucu elime geçmişti -ve evet, tekrar teşekkürler Hande!. Tracy, anne-baba olarak bizim bu çırpınışlarda çok yorulmamamızı sağladı. Kızımızın ne istediğini anlayabildik, önlemleri önceden alabildik, en büyük rahatlığı ise uyku konusunda yaşadık. Tracy'nin önerileri ile her sabah güleryüzle uyanan, kendi kendine sabaha kadar uyuyabilen bir çocuğumuz oldu. O huzurlu oldukça, biz mutlu olduk...

İlgilenenler için yayinevimden 24 Kasım tarihli gönderime gelen haberi kopyaladım:

"Kitapla ilgili son durumu bildiriyorum:
01 ARALIK'TA YAYINEVİNDEN YOLA ÇIKIYOR, 2 GÜN İÇERİSİNDE RAFLARDA YERİNİ ALIYOR.

FAKAT YAYINEVİNDEN ALMAK İSTEYEN İLK 50 KİŞİYE %45 İSKONTO YAPIYORUZ.
İletişim için: 0212 518 06 07
www.gunyayincilik.com"

Umarım birilerinin daha işine yarar...

24 Kasım 2008 Pazartesi

Bebek Bakımı Sorunlarına Mucize Çözümler

...dedi yayınevi. Ve düğmeye basıldı.

İlgilenenlere: Haber geldi, bugün kitap matbaaya verilmiş.

2 Kasım 2008 Pazar

Nokta

2 Kasım 2008
Pazar günü
Saat 23.31
Sayfa 390

Tercümedeki son noktamı koydum

.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Tuvalet Eğitimi II

Şu link'te tuvalet eğitimi ile ilgili Tracy'nin önerilerini kısaca anlamıştım.

Ada 9 aylıktı ve ben kitapta verilen checklist'e bakarak hazır olabileceğine kanaat getirmiştim. Ancak kendimde gerekli enerjiyi görmediğim için, eğitime biraz geç başladım (11 aylıktı). Aslında Tracy bebeğin sadece oturuyor olmasını bile yeterli buluyor. Anahtar kelime yine "rutin". Bu sefer tuvaleti rutine ekledik.

Ada'nın 3 aylıktan itibaren çok net bir rutini var. Uyku, aktivite ve yemek saatleri belli. Bebeğin rutini varsa, bu rutine yeni bir heyecan eklemek de kolay oluyor. Reçete belli. Uyanır uyanmaz tuvalet ve her öğünden 20 dakika sonra (9-15 aylık bebekler için bu süre; büyüdükçe süre artıyor) tuvalet. Hiç biri 5 dakikayı aşmamak şartıyla. Yaparsa yapacak, yapmazsa kalkacak. Önemli olan alışkanlığı kazandırmak.

Şimdi ilginç şeyi söyleyeceğim: Başladığımız gün oldu bitti her şey (24 haziran). İlk oturuşta çiş-kaka yaptı ve o günden beri 2 kez dışında kakasını bezine yapmadı -biri ben hastanedeyken. Tuvalete gitmek, klozete oturmak hayatına heyecan kattı -gerçekten. Hatta ilk alkışı da orda yaptı. Şimdi her kaka çiş yaptığında alkış yapıyor. Nerdeyse tuvalete oturduğu an patır patır görevini yapmaya başlıyor. Şaşmıyorum desem yalan olur.

Bence önceden net bir rutinin olması ve bu işe başlamadan uzunca bir süre benimle tuvalete girmesi ve küçücükken çiş-kaka-tuvalet ilişkisini bu şekilde kurması en büyük etken. Sonuçta hem anneyi taklit ediyor, hem onu mutlu ediyor. Bu yaşa özgü iki özellik. 18 ay sonrası bu özellikler yerini isyan ve redde bırakıyor. Bu bakımdan erken eğitimin kolaylıklarının daha fazla olduğuna inanıyorum.

Evet fiziksel olarak popo kasları henüz gelişmiyor. Bir yaş civarı tam olarak geliştiği söyleniyor. İşte Tracy bu geçiş dönemini bebeğin bizzat, tuvalette farkına vararak yaşaması gerektiğini söylüyor. Bu da gayet mantıklı.

Bazen çiş kazaları yaşıyoruz, çünkü yaz mevsimi, düzensiz ve sürekli su içiyor. Aslında biraz daha gözlemci olup, bu konuyu da halletmek kolay ama benim ameliyat araya girdiği için, o noktada biraz zayıfız. Yani kafasına bardağını dikip bol bol su içerse, o andan 20 dakika sonra da tuvalete oturtmak gerek. Bu hafta bu konuda biraz gözlem yapmak istiyorum. Bakalım gelişme olacak mı?


Zamanla işin daha da kolaylaşacağını zannediyorum. Çişini söyleyecek bir kere -umuyorum. Ama bu saatler bile "cuk" oturmuş durumda bizim için, söylemesine gerek kalmadan iş halloluyor. Gerçi biraz erken gelirse kakası "koko" diyerek haber de veriyor.

Biz böyle yaşadık. Yani günde sadece 5 kere tuvalete oturtuyoruz ve sadece 5 dakika bekliyoruz. Günde 1 kere, bazen 2 kere hiç bir şey yapmadan kalkıyor. Günde 2 veya 3 kere çiş-kaka, diğerlerinde de çiş yapıyor. Gece maalesef henüz tam kuru kalktığı günler diğer günlerden az. Sabaha karşı yaptığını sanıyorum. Buna da Tracy'nin önerisi, yatmadan birkaç saat önce çok sıvı vermekten kaçınmak. 7'de uyuyorsa, 3.30'dan sonra su vermezseniz geceyi kuru geçirir diyor. Ben yaz mevsimi olduğu için bu öneriye uymuyorum.


Tracy, bu konuda daha esnek yazıyor aslında. Ben burda çok teknik yazdım farkındayım. Aslında hiç bir şey zorlamayla gerçekleşmiyor. Dediğim gibi bu iş Ada için yeni bir eğlence olarak başladı ve öyle devam ediyor. Bizim işimize yaradı. Belki başkalarının da yarar.

Belki de yaramaz tabii. Hep dediğim gibi, her ailenin kendi seçimi, kendi ihtiyaçları, kendi inanışlarıyla ilgili bir konu. Ben bu kitaptaki her şey hayatımızı kolaylaştırdığı ve Ada'yı da huzurlu bir bebek yaptığı için; bu konuda da ilk bu kitaptaki önerilerden faydalanmak istedim. Ve yine tuttu...

Tracy 9-15, 16-23, 23 ve sonrası aylar olarak gruplara ayırıyor tuvalet eğitimini. Ve her biri için farklı öneriler sunuyor. Ben 9-15'i anlattım. Daha sonraki gönderilerde diğer aylarla ilgili önerilerinden de bahsederim. 9-15 aylıklar için önerileri net ve kolay anlaşılır. Diğer aylar için bu kadar net önerilerde bulunmuyor. Daha çok problem çözücülük kimliğiyle yardımcı olmaya çalışıyor.


Bazı konular bazı bebekler için heyecan verici. Bizimki koskoca bir yaşında bebek fakat henüz yürümüyor mesela. O da tuvalet konusunda erkenci davrandı. Hiç bir şey için geç veya erken değil. Hepsi bir konuda erkenci, bir konuda geççi. Önemli olan anne-baba olarak bunu normal karşılamak ve bebeği desteklemek. Hiç bir zaman da "gerilmemek". Çünkü bebeğe en çabuk yansıyan olumsuz duygu bu.

Onun için ancak anne-baba tam olarak hazırsa bu işe girişmeli. Ve oyunu bozup yeniden başlamanın, olmadı yeniden başlamanın en kötü şey olduğunun farkında olmalı. Hangi sistem olursa olsun istikrarlı olmak en önemlisi. Yoksa miniklerin kafası gerçekten çok karışıyor. Onların en sevdiği şey tekrar ve önlerini görebilmek.

Peki şimdi biz bu işi 'tam olarak' hallettik mi? Hayır. Hala bazı kazalar oluyor çünkü. Ama çok rahatladık. Bir önceki yazıma gelen yorumlarda bu konunun ilgi çektiğini gördüm. Ayrıntılar kitapta.

26 Haziran 2008 Perşembe

Tracy Şaştı

Tracy bebekleri mizaçlarına göre inceliyor kitabında. Ada, Angel Bebekler'e (Melek Bebekler) veya Textbook Bebekler'e (Kitap Bebekler) uyuyor. Üzerinde çok düşünmedim aslında hiç bir zaman. Mizaç olarak hemen her zaman uyumlu ve dertsiz bir bebekti. Doğrudur, bir sistem uygularken bebeğinizin mizacı önemli. Hele Tracy'nin sisteminde. Genellikle bize büyük sorunlar yaşatmadığı için (ikinci ayındaki zavallı kolik vakasını saymazsak) daha çok -ve hemen- kitaptaki E.A.S.Y. sistemine odaklanmıştık.

Uygulamaya başladığımız ilk günden beri Ada günlük bir rutine sahip, huzurlu bir bebek. E (Eat): Yemeğini yiyor, A (Activity) : Oynuyor-oyalanıyor, hareketli zaman geçiriyor; S (Sleep): Uyuyor ve Y (Your Time): O uyuduğu zaman bana da günlük işlerim için zaman kalıyor. Ve bu E.A.S.Y. her zaman bu sırayla uygulanıyor. "Zor" demeyin, ben "Çok Zor!" demiştim -hem de gözlerimi açıp, kafamı iki yana sallayarak- ve oldu. Sayesinde, hem kızım, hem de biz rahat ettik bunca zaman. Neyse bu kadar reklam yeter.

Bugünkü hesaba göre 9 aydır bu sıralamaya göre yaşadı Adakızım. Hatta ders kitabı bebek tipi olduğu için büyük ihtimal -Tracy bu konuda çok temkinli davranarak saate bağlı kalmaya karşı koysa da- tam da onun önerdiği saatlere göre gitti programı. Nerdeyse dakika şaşmadan.


Hazırlıklıydık, Tracy birinci yaşa yaklaşırken rutinde gevşemeler, değişimler olabileceğini söylüyor, hatta olmazsa üç uykuyu tek uykuya indirmemiz için acil önerilerini bile sıralıyordu. Bugün olan oldu. Rutinden çıktık. E.A.S.Y.'nin sırası şaştı. Ada'nın gözler şaştı. Uykular şaştı, en çok da anne bu işe şaştı!!

Yemek canavarı vahşi Ada, yemek yerken uykuyakaldı!

Ah miniğim benim. Etrafta orda burda uyuyakalan minik bebekleri görüp üzülen annen, bir gün seni de bu halde göreceğini bilebilir miydi? (Bu arada bir sürü kişinin de bana üzüldüğünü bilmiyor değilim, Ada evde uyuyor diye hayatı ıskaladığım için).

Ada bugün tam tamına 11 aylık. Yarın doktor randevumuz...

18 Haziran 2008 Çarşamba

Müjde: Tracy Hogg Yakında Türkçede!!

Geçen haftalarda bir dönem hastalık, kaza, yardımcı krizi haberleri...ile tam bir"gamlı baykuş" olmuştum. Bu hafta ise, aydınlık bir hafta anlaşılan, ardarda güzel şeyler oluyor. İnşallah böyle devam eder. O zaman müjdeye geleyim.

Biliyorum çok kişinin beklediğini.
Güzel haber netleşti ve paylaşılabilir kıvama geldi: Vesile, bu blog. Ve burdaki pek coşkulu Tracy Hogg yazılarım. Bir gün, bu yazılara yolu düşen bir yayınevi, kitabın çevirisiyle ilgilenip ilgilenmediğimi sordu. Cevabımı tahmin edersiniz.

Başladım. Giriş ile ilk bölüm bitti...

Geliyor, müjdeler olsun!!! Tabii bu sorumluluğun altından alnımın akıyla kalkabilirsem eğer.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Tuvalet Eğitimi

Öncelikle söyleyeyim ki, biz daha bu derse gelmedik. Ve böyle düşündüğüm için Tracy Hogg'un kitabındaki bu bölüme yan gözle bile bakmamıştım. Bir vesileyle dün açtım, baktım: Yanılmışım biz o derse gelmişiz!

"Nasıl yani? Senin çocuğun 10 aylık bile değil henüz" mü dediniz? Evet doğru, ama Tracy bunda da önlemi çabuk alma taraftarı. 9 aylıkken başlanabilir diyor! (Çoğu sistem 18 ayda başlatır).

Aslında çok daha şaşırtıcı sistemler de var. Tuvalet alışkanlıklarında doğal çözümü savunan ve bez kullanımına tamamen karşı çıkan sistem mesela. (İlgili kitap: "Diaper Free") Bezleri atma konusu, çevrecilerin de hoşuna giden bir konu bu arada (bebek bezleri 500 yıl yokolmadan doğada kalıyor, ciddi bir çevre kirliliği sebebi; ve her bezin %30'u petrol içeriyor). Aslında düşününce bu kullan-at bez meselesi gerçekten de hoş değil. Düşünün bebeğin ilk 2-3 yılında poposunda bir koca plastik bir şey.

Eee peki?

Yo hayır, ben öyle bir şey yapmadım. İlk aylarında tüm enerjimi, bebeğimin kaka-çiş işaretlerini anlamaya ve yine kaka-çiş temizliğine vermedim. (İlginçtir bu arada, aslında Ada ilk 2 ay çiş yaparken, sadece o meseleye has bir 'e' sesiyle söylüyordu!)

Neyse bir uç sistem bu, bezsiz sistem. Diğer uçta da, "her şey bebeğe bağlı, hiç bir şey yapma, o ne zaman gerekirse o zaman başlar ihtiyacını söylemeye, bezini reddetmeye" diyen sistem var.Tracy orta yol galiba.

İlk kitabında 18 aylıkken başlanmasını uygun görürken, bu kitapta 9 aya uygundur diyor. Böylelikle de 9 aylıkken eğitime başlatılan çocuk, bir yaşında bu işi tam olarak sonuçlandırmış oluyor.

Yine rutin öneriyor: "Sabahları kalkar kalkmaz ve her yemekten 20 dk sonra -max.5 dk- tuvalete oturtun çocuğu." Oturak için de, bir kaç geçiş işlemi daha olmasın diye, bağımsız bebek lazımlıkları yerine, klozet adaptörlerini tavsiye ediyor. Rahatça oturabilen çocuk, kararlı anne-baba ilk gerekenler. Çocuğun işaretlerini okumak önemli. Sonra tabii çocuğa örnek olma meselesi. Tuvaletteyken çocuğunuzu da içeri alın, sizi seyretsin. Çünkü çocuklar taklit ederek öğreniyorlar. Oturmakla kaka-çiş yapmayı bağdaştırması için bunu görmesi gerekiyor.

Tracy 9-16 ay, 16-23 ay, sonra da daha sonraki yaşlara ayrı ayrı öneriler sunuyor. Yaşla beraber sistem değişiklikler içeriyor. Mesela başlangıçta yeni şeyler denemeye açık ve sizi taklit etmeye, mutlu etmeye bayılan çocuğunuz, iki yaşına geldiğinde sizinle güç savaşına giren, 'hayır'cı bir karaktere dönüşüyor. Bu yaşlarda bu alanda zorluk yaşanıyor ama yine bu yaşlarda konuşarak ve göstererek anlatmak işleri kolaylaştırıyor.

Aslında önemli olan hangi sisteme başladıysanız, sonuna kadar onu götürmek. Tracy ya da başkası. Tracy bir sürü ayrıntıya iniyor bu konuda da, her şeyi burdan anlatmak imkansız.

Sonuçta her anne-babanın hoşuna giden, kendi aile yaşamlarına uyan farklı bir bebek yetiştirme sistemi var. Biri Tracy'yle -benim gibi- rahata eriyor. Öbürü daha doğal, ya da daha katı sistemleri tercih ediyor, ya da ailesinin kendini büyütürken faydalandığını ve faydalandığını. Biri için annesinden anneannesinden miras sistem en doğru sistem, öteki keşke ben böyle yetişseydim diye annesine sitem ediyor... N'olursa olsun işte bir şekilde bu minikler büyüyor.

Ben herhalde hemen başlamayacağım bu işe. Kafamın rahatladığı ilk anda, evet. Çünkü Ada'nın hazır olduğunu hissediyorum. İşaretlerini görüyorum, kaka saatleri nerdeyse kurulu saat gibi -ve işin kötüsü genellikle yemek vakti!

13 Mayıs 2008 Salı

Yine Tracy, Hala Tracy

Tracy.

Bizim evde iki lafın biri Tracy. (Tracy "The Babywhisperer" / Tracy "The Hayatkurtarır"). "Bir kitap okudum hayatım değişti" hikayesi, bizde Tracy'nin hikayesi, ya da onun sayesinde bir küçük bebeğin gelişiminin.


Tracy'yle daha hamileyken tanıştım. Önerileri sayesinde bebeğimin dilini biraz olsun anlayabildiğimi düşünmeye başlamıştım, hem de bu dünyadaki ilk günlerinden itibaren. Doğumdan önce, kitabında verdiği tiyolarla kırk yıllık anne gibi karşılamıştım nerdeyse bebeğimi. Kitapta ne dediyse tutması, yazdıklarına olan ilgimi iyice arttırmıştı. Çok mu teknik gidiyorum, kitapla bebek yetiştirilir mi soruma; uykusunu iyi uyuyan, yemek sorunu olmayan huzurlu bir bebek cevap veriyordu.


En sonunda bir şekilde evde birikmiş olan diğer bebek bakım/eğitim/yetiştirme kitaplarını bir kenara atıp, sadece Tracy okumaya başladım. Önce küçük mavi kitabı (yeni baskıda ikisi de büyük galiba). Altı çizildi bir sürü şeyin. Tekrar tekrar okunmaktan sarı yaprakları iyice 'pörsüdü'. Tekrar tekrar okudum, döndüm yine okudum...

Sonra Ada 3 aylıkken hediye kimliğinde diğer kitabı geçiverdi elime -Hande'ciğim sağolsun. Büyük olan kitap. Büyük ve parlak ve kapsamlı. Detaylı olan. Ve ben göreve başladım. Misyon insanıyım ya (!), sekmeden dediklerini uyguladım Tracy'nin -bir yazara güvenmeye gör. Her şey şaşırttı bizi. 3 aylıktan itibaren net bir rutini olan, geceleri hiç uyanmayan, gündüzleri belirli saatlerde uyuyan, yiyen, oynayan, huzurlu bir bebeğimiz oldu.

Hemen her gün bizim evden "aman sus, çok şükür" lafları eksilmez oldu. "Ne kadınmış, nur içinde yatsın" duaları gitti kadıncağızın ruhuna.


Bugün uzun aradan sonra bir daha aldım kitabı elime, büyük parlak olanı. Bu sefer 'tuvalet eğitimi'ne yoğunlaşmak üzere. Ayşegül'e oğluna başlattığı tuvalet eğitimi ile ilgili Tracy'nin kitabındaki görüşleri iletme sözüm üzerine. Okudum, öğrendim.

Dedim sonra, hadi bloga da yazayım, uyku "ı-ıhh" dedi.
"Yazma, uyu". "Yarın yazarsın, aklın başındayken".

Çok uykum vardı, Tracy'nin uykumda ne işi vardı. "Tamam" dedim..

1 Nisan 2008 Salı

Rutin

Gidiyorum, az kaldı. Notlar hazırlandı. Şarkılar, masallar öğretildi. Ses tonu çalışması yapıldı!

Evet abartıyorum.

Aslında en önemli şey bebeğimin değişmesini istemediğim günlük rutini. Bir kağıda yazdım ve buzdolabına iliştireceğim.

Hazır hazırlamışken buraya da eklemek istedim. 8 aylık bebeğimin günlük rutini:

07 Uyanış-Kahvaltı-Aktivite
09-11 Uyku
11.00 Ara Öğün
12.15 Öğle Yemeği
13-15 Uyku
15.00 Ara Öğün
15-17 Aktivite
17-18 30-45 dk arası uyku
18.15 Akşam Yemeği
19.00 Banyo ve uyku

Kahvaltı: 4 ölçek süt, bir kibrit kutusu tuzsuz b.peynir, bir t.k. pekmez, 2 t.k. tahıl karışımı, bir katı yumurta sarısı. Ez, karıştır.

Ara Öğün: Bir meyve püresi (veya yarım muz)

Öğle Y.: Sebze püresi, tavuk veya et ve zeytinyağıyla beraber

Ara Öğün: Mayalanmış yoğurt, içine bir meyve rendesi ve bir t.k. tahıl karışımı

Akşam Y.: Evdeki herhangi bir çorba (yoğurt, un, şehriye, mercimek..), tuzsuz, yağı ve kıvamı bebeğe göre olacak

20 Mart 2008 Perşembe

Tenha Tracy

Üç geveze insan ve yavruları toplandık. İki Hande gelemedi. Evrim, Dilek, ben ve üç minik: Bir mahmur, bir güleryüz, bir de mokurdanık. Bilin bakalım mokurdanık kimdi?


Adakız bu aralar biraz sıkıntılı. Belki diş, belki uykudaki dönmelerden dolayı tam uykusunu alamama durumu. Aslında bugün sebebini biliyorum, biz üç dilli düdük anne kaptırmış giderken, uykusundan uyanan kızımın sesini duymamışız. Odasına girdiğimde elleri üzerinde kalkmış, kafasını kaldırmış, yardım haykırarak ağlıyordu. Kim bilir ne kadar zamandır? (O pozisyondan sırtüstü pozisyona dönmesini henüz bilmiyor zavallım). Ne kadar üzüldüğümü tahmin edebilir misiniz? E tabii sonrasında hep tatsız tuzsuzdu minik.

Tracy Hogg'un sistemini konuştuk bugün. Aslında Hogg doğanın doğal ritmini alıp, analiz edip, gerisin geri size öğretiyor bence. Bebeğin dilini, isteklerini anlamanızı, ona göre ihtiyaçlarını gidermenizi öneriyor, bunun için de bir rutin sunuyor. Kolay anlattığıma bakmayın, yol zorlu bir yol.

Dilek kitabı okumadan doğanın ritmini yakalamış gibi görünüyor. Bir kaç değişiklik dışında Sami'nin rutini Tracy'nin önerdiğine çok benziyor çıktı. Evrim'se Berk'e yatır/kaldır (deli edici pick up/put down metodu) sistemiyle kendi kendine uyumayı öğreterek, işe başlamadan önce içini biraz rahatlamak istiyor. İlk amacı gece kalkışlarını minimuma indirmek. Merak ediyorum, sonuç ne olacak. İyi olursa, Tracy reklamına devam!

19 Mart 2008 Çarşamba

Tracy Hogg Buluşması


Tracy Hogg'un (nam-ı diğer "The Babywhisperer") ilk kitabı hamileliğimde elime geçmişti. Doğumun ilk haftalarında ve tabii sonrasında, gerçekten çok faydasını gördüm. Ada 3.5 aylıkken de bir sonraki, daha kapsamlı kitabı elime geçti (Hande'cim sonsuz teşekkürler!). Yazdığı şeylerin çoğu kafama yattığı için bahsettiği sistemi uygulamaya karar verdim. Zordu. Ama sonuç da bir o kadar mükemmel!

Değişik bir konu bu. Yani bebek yetiştirme konusunda, her anne-babanın görüşü ve doğrusu farklı olabilir. Çok normal. Zaten piyasada değişik sistemleri savunan, farklı yaklaşımlarla ilgili tonla kitap var. Seç seç beğen. Ama en azından düşünün, deliksiz 12 saat uyuyan bir bebeğe kim hayır diyebilir? Tracy'nin büyüsü orda işte. (Mürit gibi mi konuşuyorum?!)

Ve dayanışma: Biz de yarın, oğlunun uyku problemine acil yardım isteyen Evrim ve birkaç anne arkadaşım daha bizde toplanıp, bu sistemi konuşacağız. Onlara Tracy'nin "huzurlu bebek yetiştirme" sistemini ve konuyla ilgili deneyimlerimi anlatacağım. Bakarsınız burda da bir ara bir kaç satır laf ederim çünkü bence değer. Sistemi deneyen diğer arkadaşların da fikirlerini merak ediyorum aslında, belki yorumlara yazarsınız.

(Aslında merak ediyorum, bu blog okunuyor mu acaba?)