Baktım ki, kızımın blogunu boşluyorum, günler geçiyor, kaydedemiyorum, üzüldüm...
Şu gönderime tek bir yorum gelmeyince düşünmeye başladım -aylardır yorum almayan tek yazım buydu! Düşündürücü olan, blog dostlarımın hayatımı nasıl değiştirdiklerinden, bana nasıl destek olduklarından, blog tutmanın güzelliklerinden de bahsettiğim bir yazı idi bu, gerçekten içten yazılanlardan biri.
Bunun üzerine o ara yazmak hakkında, yazının hayatımdaki, hayatımızdaki yeri, blog tutmanın anlamı, nedeni, niçini; bana verdikleri, benden aldıkları hakkında çok kafa yordum. Sonuç olarak... biraz ara vereyim dedim. Kendimi başka şekilde ifade edebilirdim sonuçta, resim yaparak mesela. Ya da ciltli, kilitli defterlerime dönebilirdim pekala, Adakız'la geçen hayatımızın notlarını orda saklayabilirdim -ki evet böyle bir defterim de var. Adakızım ise, bilmiyorum, belki okurdu, belki okumazdı büyüyünce.
Bunu da yazdım. Yazmamak belki daha iyi olacak dedim. Gel gör ki, o günkü ziyaretçi sayım bu sayfanın görüdüğü rekorlardan biri idi ve... sadece bir kişi "yazmaya devam et Yapıncak" dedi! İki "blog dostum" da aradı, sordu, sağolsunlar.
*
Neyi fark ettim? Yazmayınca yazmıyor insan, gerçekten. Kızımla geçirdiğim anlar uçuşur oluyor. Korkuyorum.Yazmayınca unutuyor insan, unutunca hafızasız kalıyor. Tadı kaçıyor...
Tadımın kaçması mutsuz ediyor beni. Mutsuz olmak istemiyorum.
27 yorum:
Yapıncak sanırım herkes bir kış uykusuna girdi. Bu ekonomik kriz mi bir anda soğuyan aniden ısınan hava mı bilmiyorum ama herkeste bir sessizlik başladı.
Ama bırakma yazmayı gerçekten ara verdikçe yazacaklar birikiyor, biriktikçe tembellik artıyor nereden tutup yazsam demeye başlıyorsun.
Bu aralar sıkıntılı heyecanlı telaşlı günler geçiriyorum.Aslında o kadar çok istememe rağmen bir türlü sizi görmeye bile gelemedim Music togethera.
Aslında hem geçmiş olsun hemde hayırlı olsun demek istiyordum canlı canlı sana.
Öpüyorum tatlı yanaklarından Adacığın.
Sanırım senin yazman o kadar doğal ki, kimse yazmama ihtimalin olduğunu düşünmüyor, görmüyor :)
Bence yazmaya devam etmelisin. Okuyan bir kişi bile olsa, 1 kişiye tek 1 gülümseme bile sağlasa, kocaman bir iş yapmışsın demektir. Bir kişiyi 1 sn gülümsetmek, ona ışık vermek inan bana büyük bir başarı
Not: Hoş ben eminim ki bir sürü kişi okuyor ama sadece bir kısmı yazıyor, yani sen yorum sayısını hiç takma :)
Deniz
Sevgili Yapincak,
ben yazilarinizi uzaklardan sessizce takip ediyorum. Simdiye dek bir kac kez zor anlarinizi yazdiginiz, ya da hosuma giden cok az oyuncakli yazilarinizi okurken bir kac kez aklimdan gecenleri yazmayi düsündüysem de yapmamistim. Ama simdi yazilarinizi ilgiyle okudugumu, icinde bizim de kizlarimizi büyütürken yasadigimiz ve izledigimiz hemen hemen benzer bir egitimi görünce gülümsedegimi, hele Türkiye’de böyle seylerin yayilmasina nasil da sevindigimi söylemek istiyorum. Musikalische Früherziehung / Music Together’ i Türkiye’de gercek anlamda sunan nadir insanlardansiniz.
Aslinda haklisiniz, yorumlari ilgiyle izlediginizi anlatmak ile. Ben bazi özel anlarin belki de konusarak büyüsünü bozmamak icin yazmamistim, ama yaziya dökülen ve yayinlanan her metin gibi uyandirdiklari benzer ya da cok farkli etkileri, baska tecrübelerinde anlatilmasina, paylasilmasina neden olacak, degisik bir cok hayata bakisi da- haliyle cesitliligi de- tanimamiza yol actiklari, bilgi ve tecrübe alisverisi ve bunlarin hepsinin birleserek umut verici insani bir dayanismayi beraberlerinde getirdigi icin bu kez uzaklardan bir merhaba diyeyim.
ben takipteyim şahsen, yazmaya devam !
Yazmasa da o kadar cok sessiz takipçi var ki... O yüzden anlam yükleme sen, hiç takılma böyle yorum aldım okundum okunmadımlara... Ben dün şaşırdım mesela, inanamadım. Yazmasam da bazen, bil ki ben her gün bakıyorum ada kız ne yaptı? yapıncak nerde diye?
Sevgilerimle...
o yazına yorum yazmak istemiştim ama sonra seni kendinle başbaşa bırakmak istemiştim desem?
öptüm seni ve adakız'ı
* Didem ikinci paragrafın çok doğru, yazmak gerek, yoksa tembellik ağır basıyor, ya da o kadar çok şey birikiyor ki kafan karışıyor.
Ne kadar naziksin, sağol. Şu günleri geçir, bekliyoruz mutlaka. Ben de Bora'yı öpüyorum.
Merhaba Sevgili Yapıncak;
Doğrusu tepkilerimizin sizietkilediğini düşünmemiştim sessiz izleyicilerden biri olarak çevirin bitipte ara verdiğinizde bir daha hiç yazmayacaksın sandım üzüldüm.Ve yeni yazılarınla mutlu oldum Adakızı çok seviyorum ve yazılarınızı büyük bir merakla bekliyorum...
Kucak dolusu selamlar, sevgiler...
* Deniz yoruma takmadım hiç bir zaman, iletişimde oluyorsun güzel yanı o, sadece uzuuun aylardır ilk yorumsuz yazının o yazıya denk gelmesi...
ben de yoktum ortalarda günlerdir, cidden yazmak iyi geliyor, yazıya dökmek için üstünden geçince günlerin güzel bir doyum duygusu oluyor, günler sonra ben de tattım bunu... Bil ki ve biliyorum ki birileri okuyor, kendine paylar alıyor ve paylaşım büyüyor okudukça okundukça... devam Yapıncak devam...
Sevgili yapıncak;
Ben de hiçbir yazını kaçırmayan sessiz takipçilerdenim aslında..Neden sessiz bilmiyorum..Bazı blogçulara karşı böyleyim öyle derin -tabii ki derinden kastım çok anlamlı- yazıyorsun ki söyleyecek bir şey bulamıyorum çoğu zaman..Yedi aylık bir bebişle olan kısıtla zamanlarımda bütün arşivini okuduğum üç blogçudan birisin hem de..Çok beğenerek çok şey öğrenerek okuyorum..Hatta bazı yazılarını -özellikle Ada'nın gelişimi ve Tracy Hogg ile ilgili olanları- dönüp dönüp tekrar okumuşluğum var..
Ve ben de yazmaya devam etmeni çok isteyenlerdenim...Daha çok yaz..Hep yaz..
Ada kıza öpücükler..
Sevgiler..
Bende sessiz takipcilerdenim .
Hatta kitabı bile almayı düşünüyorum . Yorum olmaması blogunuzun okunmadıgı anlamına gelmiyorki... Moralinizi bozmayın bence de.
Küçük kızınıza ve size sevgiler..
* sara hoşgeldin, ne iyi ettin böyle ses vermekle ve ne güzel yazmışsın, insani dayanışma sözü de ayrıca hoşuma gitti. Biz de uzaklardaki size sevgimizi gönderiyoruz.
* Huysuz...Tuğba...Özgür, biliyorum buralarda olduğunuzu :) Ben de sizin oralardayım!
Bizde takipteyiz bizde buradayız:)ve inşallah kızımla müzik grubuna da katılmak istiyoruz bize biraz uzak geliyor yoksa mutlaka istiyorum..
Ay aman nolur.. hafta içi hergün mutlaka bakıyorum. hatta sabahtan yazmamışsanız akşama doğru tekrar bakıyorum merak ediyorum. Kitabınızı alacak ilk 50 kişiden de başı çekiyorum haberiniz olsun :-)) Sıcacık geliyor yazdıklarınız samimi , içten , tekrar ediyorum aman diyim biyere kaybolmayın.. çoook öpüyorum..
Nilgün
* Sevgili Denizkızı, Kuzunun Annesi, Nilgün, ne güzel oldu karşılaşmak, sessiz sesleri duymak.
Kararlar veriyoruz, kararlar bozuyoruz, ama tanışmak her zaman en güzeli. Yazmaya devam...
* Mummy ne güzel şeyler yazmışsın, beni mahçup ettin.
* Sevgili Elif, "paylaşım büyüyor okudukça, okundukça", işte bu.
Yapıncak,hem Ada'yı hem seni merak ediyoruz yazmayınca(ne ilginç bir his,hiç görmüyorsun,duymuyorsun),asıl benim endişem senin Ada'nın gelişimlerini yazmamandı,yani unutuyoruz hepimiz,sonra hatırlaması kolay olsun...
Öptüm
Yapıncak, bir şey yazmadım, çünkü bu vakit darlığında yazmak ya da yazmamak, tamamen kendi kararın olmalı. Çünkü yazmak, yaşamadan ayrılan bir zaman sonuçta. Bir çeşit fotoğraf çekme gibi. Ben bir dönem her şeyi belgeleyeceğim diye pek paraladım kendimi, ama sonra baktım, güzel anlarda fotoğraflamak için kendini zorlamak biraz yaşamanın büyüsünden çalıyor. Bazen hafızanın saklayabildiği ile yetinmek istiyor insan. O yüzden gönlünden nasıl geliyorsa öyle yap. Yazarsan ben kendi adıma severek okuyorum ama yazamasan da canın sağolsun, kendini üzme :)
* Çağlayan Ada hakkında haklısın. O kadar çok şey atladım ki. Hep daha detaylı yazayım, ay foto çekmedim, çekeyim de öyle yazayım derken uçup gidiyor. Yazacağım, yazacağım.
* Ve Damla, ne güzel, ne anlayışlı ve duyarlı bir mesaj. Evet insan her an bir şey düşünüyor. En azından ben böyleyim, bir dakikam bir dakikama uymuyor. Yazmak benim için bir tarih oluşturma ve bir deşarj yolu galiba her şeyden öte. İçimizden nasıl geliyorsa... Bugün yine yazasım geldi mesela :)
Bence de devam:) Üstelik takipçilere bir yenisi eklendi:)
Sevgili duygulu Yapıncak,
Ben Özge; Ankara’dan...17 aylık Ayşegül’ün annesi. Neredeyse bir yıldır tek bir postunu kaşırmadan takip ediyorum. Senin için,sizin için sua ettim, sevindim, üzüldüm. Hatta ‘’Bu Yapıncak ne kadar duygusal,kırılgan...Umarım adacık annesi kadar hassas olmaz’’ diye gıyabınızda hayatınıza müdahale bile ettim.
Benim hiç yorum yazmasam da sadık takipçisi olduğum bloglar var. Hatta bunları ihmal edeceğimi bildiğim için kızıma blog açmadım.
Bil ki yanında/arkanda olan, sesleri çıkmasa da senin iki satırından hayatlarına çentikler atan dostların var.
Allah göstermesin bir gün dermanı bende olan bir derdin olur; sen derdini sadece deri kaplı deftere yazmış olursun...benim haberim olmaz.
Sevgiler,
bende bloğumu açtığım günlerde çok üzüntülüydüm.psikolojim altüst durumdaydı.önceleri sadece kendim için yazdım..sonra birkaç arkadaş yorum yazmaya başladı derken işin şekli değişti...benimde ilk yazılarımda hiç yorum yok :) oysa yazdıklarım hem içten hemde samimiydi...sonuç olarak benim için bir nevi terapi oldu bu iş..sevgiler..
Güneş, bugün doğmasam diyebilir mi?Karanlığa, pes eder mi? Hergün yine yeniden ışık saçmaya devam....Karanlığa inat.Arada aksamlar olsada yansımalar için göğe bakman yeterli olmaz mı?Biz oralarda bir yerdeyiz...
Yıllık izinde olduğum için çoğu şeyden uzak kalmak, Gökçe ile birlikte olmak istedim.Ama bu sevdiklerimizi unuttuğumuz anlamına gelmesin....
Gökçekızımdan ve benden kucak dolusu sevgiler..Güneşin her zaman ışık saçsın...
Sağlıcakla kal...
* sevgili Ozge, cok memnun oldum tanistigima. Içtenlikle söylüyorum. Yorumun gözümü yaşarttı :)) Diyecek söz bulamadım...
* içimdengeldigigibi, hoşgeldin blogumuza.
* Hediye ve Gökçekız özlemişim sizi :)
Yorum Gönder