Bugün sonunda birkaç blog okuyabildim. Merak ettiğim miniklerden, yazılarını özlediğim annelerden haberler aldım. Sonunda. Duydum ki sonbahar gelmiş, duydum ki tatiller bitiyormuş, insanlar evlerine dönüyormuş. Yazlıklar kalkıyor, kışlıklar çıkıyormuş...
Farkında değilim.
Zamanın gerisinde kaldım geçen hafta, belki de hala. Ya da zamansızlık içinde "biz"i seyrediyordum bir şekil, tepeden tepeden. Çırpına çırpına bir işler kurma çabalarımın her adımda engellerle karşılaşmasına mı, henüz hareket yeteneğime kavuşamadığım sağlık durumumla yardımcısız eli kolu bağlı kaldığıma mı, verdiğim sözleri tutma prensibimin paldır kültür yıkılabileceğini düşündüğümde yaşadığım paniğe mi... neye yanayım bilmiyorum.
...derken,
Tüm bunların aslında bir hiç olduğunu fark ettim. Bir anda. Yanan asıl miniğimdi!
Yananın asıl Ada olduğunu görmek nasıl içimi acıttı, anlayabilir misiniz? Ben hayatın tüm gereksiz cilveleriyle çırpınadurayım; miniğim ilk hastalığıyla burun buruna geldi bir anda. Yandı, cayır cayır, 39 üzeri ateşlerde gezindi iki gece. Üçüncü gün doktordaydık; antibiyotik, ateş kesici, ev. Ve bir uyarı, döküntü olursa hemen gelin. Beşinci gün döküntüleriyle birlikte tekrar Ayça Hanım'ın yanındaydık: Altıncı hastalık!
Daha birinciyi geçirmeden altıncıyı yaşadı miniğim! Çok şükür döküntülerle beraber ateşi de düştü. Şaştığım; çeşitli bloglarda ve kitaplarda okuduğum hastalığı geçirdiğini, ancak doktordan öğrendiğimde fark etmem oldu. Demek insan panik anında -ki kendimi pek de soğukkanlı bilirim- bildiklerini de unutuyor. Bilmeyenler için: Altıncı hastalık.
Kötü yanı: Bebeğinizin ateşler içinde yanması. Bebekte ateş kötü: Korku. İyi yanı: 4 günde döküntülerle beraber geçivermesi ve bebeğin iştahını ve enerjisini etkilememesi. Yaşanabilecek ek olumsuzluklar: Bebeğin keyifsizleşmesi, huzursuzlaşması, hastalığın başka enfeksiyonlara dönüşme riski. Bir de bazen diş çıkarma sıkıntıları ile beraber başa gelebilirmiş, bizimki gibi.
Kuzum ilk kez hastalık gördü. İlk kez bir gece geç saatlere kadar uyumayı beceremedi. İlk kez bu kadar yandı, cayır cayır... Ama iyi şimdi, iyileşecek yani, şu an her yerinde hala döküntüler. Geçecek...
Hastalıkla ilgili bilgiyi aldığım sitelerden birinde aşağıdaki konu başlıklarından biri şuydu: "Evdeki stres bebeği hasta ediyor". Anne-baba olarak çok dikkatli olmamız gerek. Bu minik varlıkların canını yakmamak için sahip olduğumuz sorumluluğun bilincinde olmamız gerek.
Dışına düştüğüm zamandan, kaçmak istiyorum bazen. Bilinçli şekilde yani. İşlere, "yapılması gerekenler" listesinin peşinde koşmaya ara vermek bir süre mesela. Sonrasında da kaçıvermek uzaklara. Oralarda becerip beyni boşaltmak. Çok değil, kısa bir süre.
Hayal tabii. Kendimi tanıyorum, yapamam, kaçamam. Hem şartlar da uygun değil zaten. Ama zannedersem kafamı değiştirebilirim. Hem bebeğim de iyileşti. Hem bugün yardımcımız da geldi (bu bir müjde değil!). Neden olmasın?
Aslında buralardaki eski hayatımı özledim. Mesela anne-bebek buluşmalarını. Park-sahil gezilerini. Vitrin bakmayı, yürüyüş yapmayı. Dönüyoruz, dönüşüyoruz. Güzel günler yakındır.
Yaklaşıyoruz.
Farkında değilim.
Zamanın gerisinde kaldım geçen hafta, belki de hala. Ya da zamansızlık içinde "biz"i seyrediyordum bir şekil, tepeden tepeden. Çırpına çırpına bir işler kurma çabalarımın her adımda engellerle karşılaşmasına mı, henüz hareket yeteneğime kavuşamadığım sağlık durumumla yardımcısız eli kolu bağlı kaldığıma mı, verdiğim sözleri tutma prensibimin paldır kültür yıkılabileceğini düşündüğümde yaşadığım paniğe mi... neye yanayım bilmiyorum.
...derken,
Tüm bunların aslında bir hiç olduğunu fark ettim. Bir anda. Yanan asıl miniğimdi!
Yananın asıl Ada olduğunu görmek nasıl içimi acıttı, anlayabilir misiniz? Ben hayatın tüm gereksiz cilveleriyle çırpınadurayım; miniğim ilk hastalığıyla burun buruna geldi bir anda. Yandı, cayır cayır, 39 üzeri ateşlerde gezindi iki gece. Üçüncü gün doktordaydık; antibiyotik, ateş kesici, ev. Ve bir uyarı, döküntü olursa hemen gelin. Beşinci gün döküntüleriyle birlikte tekrar Ayça Hanım'ın yanındaydık: Altıncı hastalık!
Daha birinciyi geçirmeden altıncıyı yaşadı miniğim! Çok şükür döküntülerle beraber ateşi de düştü. Şaştığım; çeşitli bloglarda ve kitaplarda okuduğum hastalığı geçirdiğini, ancak doktordan öğrendiğimde fark etmem oldu. Demek insan panik anında -ki kendimi pek de soğukkanlı bilirim- bildiklerini de unutuyor. Bilmeyenler için: Altıncı hastalık.
Kötü yanı: Bebeğinizin ateşler içinde yanması. Bebekte ateş kötü: Korku. İyi yanı: 4 günde döküntülerle beraber geçivermesi ve bebeğin iştahını ve enerjisini etkilememesi. Yaşanabilecek ek olumsuzluklar: Bebeğin keyifsizleşmesi, huzursuzlaşması, hastalığın başka enfeksiyonlara dönüşme riski. Bir de bazen diş çıkarma sıkıntıları ile beraber başa gelebilirmiş, bizimki gibi.
Kuzum ilk kez hastalık gördü. İlk kez bir gece geç saatlere kadar uyumayı beceremedi. İlk kez bu kadar yandı, cayır cayır... Ama iyi şimdi, iyileşecek yani, şu an her yerinde hala döküntüler. Geçecek...
Hastalıkla ilgili bilgiyi aldığım sitelerden birinde aşağıdaki konu başlıklarından biri şuydu: "Evdeki stres bebeği hasta ediyor". Anne-baba olarak çok dikkatli olmamız gerek. Bu minik varlıkların canını yakmamak için sahip olduğumuz sorumluluğun bilincinde olmamız gerek.
Dışına düştüğüm zamandan, kaçmak istiyorum bazen. Bilinçli şekilde yani. İşlere, "yapılması gerekenler" listesinin peşinde koşmaya ara vermek bir süre mesela. Sonrasında da kaçıvermek uzaklara. Oralarda becerip beyni boşaltmak. Çok değil, kısa bir süre.
Hayal tabii. Kendimi tanıyorum, yapamam, kaçamam. Hem şartlar da uygun değil zaten. Ama zannedersem kafamı değiştirebilirim. Hem bebeğim de iyileşti. Hem bugün yardımcımız da geldi (bu bir müjde değil!). Neden olmasın?
Aslında buralardaki eski hayatımı özledim. Mesela anne-bebek buluşmalarını. Park-sahil gezilerini. Vitrin bakmayı, yürüyüş yapmayı. Dönüyoruz, dönüşüyoruz. Güzel günler yakındır.
Yaklaşıyoruz.
23 yorum:
Geçmişler olsun kuzuma
Yapıncak geçmiş olsun, umarım Ada kız daha iyidir.
Mukaddes-Duru
Geçmiş olsun canım.Ben de her ateşlenmesinde acaba 6.hastalık mı diye düşündüm şimdiye kadar.Ama bizimki hep solunum yolu ile ilgili çıktı.Herşey yavaş yavaş eskiye dönecek merak etme sen...sevgiler...
Ah ahh, çok geçmiş olsun sevgili yapıncak vr tatlı kız ada
çok geçmiş olsun tatlı Ada'ya... en kısa zamanda iyileşmesi dileğiyle...
Ada ya çok geçmiş olsun.İnş güzel günler yakın.Sabır her işin başı.Öyle değil mi?
gecmis olsun minik prensese. bizimki de gecirdi 10 aylikken 6. hastaligi. Ama döküntü olmadigi icin farketmedik bile. 3 gün boyunca cayir cayir yandi. Insan ne yapacagini sasiriyor bu durumda.
En kisa zamanda bir yardimci bulman dilegiyle Yapincak. Biri olsa yani basinda kolaylasacak hersey.
farketmedik degil tabii. anlamadik 6. hastalik oldugunu demek istemistim. yani döküntüsüz de gecebiliyor bu hastalik.
çok geçmiş oldu yapıncak,kıyamam ona ben , canım benim,öpüyorum tombik yanaklarından yavruyu:) muccckks..
çooook geçmişler olsun güzel ada kıza neler oldu onun canını virus hastalım nası acıtır kıyamam ben adacığa öptüm sizi tekrar geçmişler olsun
Adaciga gecmis olsun dileklerimizi gonderiyoruz.Girayinda gecirdigi ilk hastalikti 6. hastalik, hele hastalik tecubesi azken ne kadar da zorlandigimi hala hatirlarim. Ada kiz biran once iyilesir ve siz ozlediginiz herseyi birlikte yapmaya baslarsiniz umarim.
Ah Ada'cığım, geçmiş olsun sana...İçim cız etti ateşler içinde yandığını okuyunca.
Allah kimseyi, çocuğuna hastalık vererek çaresiz bırakmasın...
geçmişler olsun minik ada'ya. hastalanacak iyileşecek, koşacak düşecek elbette. hepsini her zaman birlikte yaşamanız ve kolaylıkla aşmanızı dilerim yürekten.
çok geçmiş olsun Yapıncak. onlar hasta olunca bizim içimiz tükeniyor değil mi? Hiç üzülmesinler, hiç hasta olmasınlar inşallah...
sevgiler...
çok geçmiş olsun...2 hafta önce ceren'in de ateşi ilk defa 38'e çıkıp çıkıp inmişti 2 gün sonra da vücudunda biraz kızarıklık olmuştu ama dr.umuz 6.hastalık olması için ateşinin daha çok yükselmesi ve döküntüyle birlikte aniden inmesi gerek demişti.şimdi adacığı okuyunca daha iyi anladım bu durumu.kuzucuklar bu durumdayken insanın gözünde her şey ne kadar önemsiz oluyor değil mi?sağlıklı günler...
Merhaba,
geçmiş olsun... Durumun iyiye dönmesine sevindim...
sevgiler,
Çok çok geçmişler olsun minnoş Ada'ya. Daha iyi olmasına sevindim.
Sevgiler
Gülfer
Bu hafta iki arkadaşımın yavrusuna da 6 . hastalık teşhisi konuldu.Çok geçmiş olsun yavrunuza...
Geçmiş olsun Yapıncak,Adakızım.Gökçe'de 6. ayın sonunda Altıncı Hastalık geçirdi.Bebeklerin ateşlenmesi ,kontrol edilmeyen ateş endişe verici.Üçüncü günün sonunda döküntülerle atlattık ama...Bebeklerin hastalığı çok zor.
Allah sana ,sabır ve güç versin...
Sevgilerimle...Sağlıcakla kalın.
Merhaba Yapıncak
Bu hafta tam Zeyno ile ÜSYE geçiriyor derken meğer Ada ile Roseola İnfantum geçirecekmiş Ayçacım.Pazar sabahı blogunu okurken bir anda Ayça'nın da döküntülerinin barizleştiğini gördüm, hooop acile.Evet 6.hastalık geçirmekteymiş.3 gündür orta ateşi vardı, ateş düşürücü veriyorduk ama yine yükselmeye başlıyordu bir de ÜSYE olunca bir rup doktor olarak, nedeni buna bağladık.3. günün sonunda ateş bir anda düştü ve sabah döküntü.Hala yüz ve gövde çilek renginde çok komik.Ada'nın döküntüleri geçti mi?
Ada'ya çok çok geçmiş olsun, tabiki sana da.Onlar hasta olunca biz daha çok oluyoruz...
Çağlayan & Ayça
Hepinize kalpten teşekkürler! . Döküntüler de geçmek üzere, sanırım atlattık. Her şeyin başı sağlık, Allah miniklerimize kötü hastalıklar vermesin
*Çağ Ayça'ya da geçmiş olsun.
çok geçmiş olsun yapıncak.aynısı birkaç hafta önce başımıza geldiği için çok iyi anlıyorum seni.
bloga yazamadım ama rüzgar da 6.hastalık geçridi.yazamadım çünkü keloğlan fotosunu yayınlamayı daha komik buldum.ama bir ara ufak bişeyler yazmayı düşünüyorum.şimdi bile olabilir :))
tekrar geçmişolsun..
Çok çok geçmiş olsun canım. Bizde de olmuştu. Zaman öyle bir geçmiş ki, senin yazını okumasam hatırlayamıyacaktım 6. hastalık neydi diye...
Yorum Gönder