Bebek Gelişimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bebek Gelişimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mart 2008 Perşembe

Banyo Günlüğü


Ada'yı doğduğundan beri aylarca, babası işten dönmeden kendi kendime yıkayıp, akşam uykusuna hazırladım. Dünyanın en büyük zevkiydi. Geçmiş zaman kullanıyorum çünkü son zamanlarda bir anda çok büyümesi, kilo alması ve çokça hareketlenmesi işleri zorlaştırmaya başlamıştı.

Ben de, sürekli yeni yıkama stilleri deneyerek işe çare bulmaya çalıştım ama olmadı. En sonunda bir kaç hafta önce pes ettim ve babanın işten dönmesini beklemeye başladım. Beraber yıkar olduk yani, ama eski düzen, huzur kalır mı? (Gerçi baba, haklı olarak, halinden çok memnun tabii!)

Neyse bugün ben de yine kızımı kendi kendime yıkayarak -egoistçe- yine o zevki yaşamak istedim- itiraf. Zaten Fethi'yi beklersek kuzum geçe kaldığı için huysuzlanmaya da başlıyor. Yani mazeretim de sıkı! Uzun uzun anlatmayacağım. Kızımı tek başıma kolayca yıkamak, durulamak ve kurulamak için çözüm bulmaya çalışırken, aşağıdaki sahneyi yaşarken bulduk kendimizi.

Birlikte çok eğleniyoruz bu minikle. Gerçekten.

11 Mart 2008 Salı

Ba-Bö

Çok eğlendik dün Ada'yla. Evdeydik, çok güzel vakit geçirdik. Adakız masrafsız bebek. Sohbet etmek, şarkılar, danslar, yuvarlanmalar onu oyuncaklardan daha çok eğlendiriyor (Yoksa annesine mi öyle geliyor?). Dün de işte oyuncaksız eğlendik.

Özeti: Eller ve kahkahalar. Dakikalarca oynadık ve kahkahaladık. Bir ara ilgisini çekmek için iki hareket yapayım dedim, bir baktım kahkahalar başladı. Ben de arsız, devam etsin diye, bir çaba, bir doğaçlama, bir maymunluk... Evde ikimiz olduğumuz için kaydetmek mümkün olmadı. Keşke olsaydı. Kelimelerle anlatmak o kadar kolay değil çünkü.

Uyku vakti henüz gelmeden mahsunlaşmış, koltuğunda oturuyordu. Hadi kuş olsam şarkısını söyleyeyim dedim. Müthiş bestem. İki başparmağı kenetleyip, diğer parmakları açıp uçuyorsunuz. (Havalara, havalara uçuyorsunuz, sonra da geliyor, geliyor, kuçi kuçi kuçi yapıyorsunuz gıdıya) Kız bu sefer her zamankinden mesut ve kıkırdak, açmış koca gözleri kuş ellerimi izliyor. E devam tabii...


Aman Allah'ım o ellerle neler yapılırmış, ne oyunlar. Böcek, tavşan, kuş oldum, Karagöz Hacivat misali komik kuklalar oldum, gözlük oldum, arı oldum, daha çoook şey oldum. Hiç olmayan şeylerden. Ve ne şarkılar, ne sesler, ne ıslıklar. Çok güldü, çok eğlendim. Yorulmadık devam ettik. İşin garibi bir andan sonra, o bana şakalar yapmaya başladı. Gerçekten.

Oyuncakların faydası kesin, yani bilinçle tasarlanmış olanların. Ama hiç bir oyuncak Ada'ya bu kahkahaları attıramazdı, göbekten göbekten.

Bir de önemli gelişme: "Baba" diyecek galiba! (Son hali: "bba-bbö").

Adakız "dede" lafını, hem de dedeye bakarak, Ocak ayı başında söylemişti. Hemen sonrasında da adını tabii: A-da, a-da, a-da. Sonra bekle, bekle, tık yok. Ama o "brrrbbb"ların bir sebebi olmalıymış. "B" harfini çalışırmış bizim minik kız. "Hadi görev başına" dedim kendime, yardımcı ol kızına. Başladık "baba" çalışmaya, aman ne zormuş. Hala dudaklarım ağrıyor.

Bugün Meltem'lere gideceğiz, Melisa'nın doğumgünü. Dışarı çıkıyoruz yani, ve arkadaşlara. Yaşşassıııın!

6 Mart 2008 Perşembe

Yer Hareketleri

Baktım bütün çocuklarda bir hareket.

Baktım benimki yerinden çok memnun, harekete niyeti yok...


Tamam dedim, gün bugün, başlıyoruz. Artık arabada keyif yok, alt değiştirme sefası dakikalarca sürmeyecek, annenin kucusunda 1562.ev turu? No. Bugün yerdeyiz çünkü küçük hanım. Hem sen, hem ben. Sen mavi kumaş küpüne doğru dönebilmek için poponu yırtarken, ben etrafında emeklemekte olacağım, dört ayak üzerinde durmak da ilginç bir şeymiş, gör diye. Oyuncaklar minimuma inecek, bir aktiviteye bir oyuncak, konsantrasyonun dağılmasın, hareketlere odaklan diye.

Mazeretimiz dışarısının soğuk olması olacak, akşamüstü sokaklara çıkmayacağız. Diğer özürümüz sabah yürüyüşümüzde güneşin gözünü çok kamaştırması olacak, evde kalmak gerekecek 'maalesef'. N'apalım küçük kuzum, bugün yan gelip yatma, bol oksijende keyif çatma günü değil. Program başka. Eve kapanıp hareket edeceğiz, hem sen, hem ben; bugün yorgun bebek günü miniğim. Biraz çalkalanacaksın.

Küçüğüm başardı. Annesi de galiba. Pes etmedik, yılmadık. Denilenler doğruymuş, işe yaradı. Ada aralık ayının sonlarında yatar pozisyonda fıldır fıldır dönerken, bir şekilde emekli etmişti kendini, kıpırdamıyor, yattığı yerde kalıyordu. Bugün ise; önce annesinin tacizleri sonucu, ambale vaziyette, bir o tarafa bir bu tarafa savruldu, sonra annesi bezmiş şekilde telefonda cakcak ederken, şovunu yaptı, görevi tamamladı. Miniğim 2.5 ay sonra yine döndü! Önce bir kere, sonra 1-3-5-7 kere, belki daha fazla. Oldu bu iş. Emeklemek peki? No. Popo kalkmıyor, popo kalkmadıkça, dizlerin ve ayakların görevlerinin farkına varmaları çok zor. Diyeceğim, başladık ama yol uzun. Bugünün karı bu işte. Sağlam oturmak ve yeniden yineden dönebilmek. Yorulduk ama, yorgunluk sonrası uykunun tadını bilir misiniz? Mışıl mışıl uyuyor bebeğim.


Öteki konu: Akşam dayıyı çağırdım. Geliyor! Çok sevindik. "-dik" (Öyle zanneder ya anneler, 'biz' meselesi, 'özdeşleşme' durumu, pek tehlikeli bir şey. Ama şimdi bunu düşünmeyelim). Civciv tulumunu giydirdim sarıkıza, dayı onuruna. İki de fotoğraf patlatırdık, cup bloga, ne de olsa dayıyı çok sık göremiyoruz. Ama bekliyoruz gelmiyor, bekliyoruz yok. Miniğimin gözleri ağırlaşmaz mı, onca kabus 'hareket'ten sonra tabii.

Beceremedik. 7 buçuğa kadar bekletirim demiştim dayıya, o saati bile zor bulduk. 5 dakika rötarla kaçırdı Yiğit Adakız'ı. Ama biz getirdiği midye dolma ve çiğ köfteleri kaçırmadık (kombinasyon.) ! Enis, Esra ve Zeynep de geldi, hep birlikte bir güzel midemizi gerdik, ağzımızı yorduk. Sonra da... Pilates'e gittim! Ama bu konunun Adakız'la bir ilgisi yok.

Yukardaki fotoğraf mı? Birkaç hafta önceden. Dayıyla Adakız'ın birlikte ilk fotoğrafı yanılmıyorsam.