Bunca ayı kaçırıp geri dönüp kalakaldığımda düşündüm, neler yazmak isterdim en çok diye.
Bir koca yaz var mesela atladığım, kollukları atıp, yüzeradam olduğu, kendi kendine yüzmeyi öğrendiği, sadece büyükler havuzuna girdiği. Ya da... tam bir yıl önce ilk gittiği klasik müzik konseri var mesela, devamına daha da büyüklerin eklendiği, bir değişik heyecan yaşadığı. Sonra, yeni zaman haberi, piyanonun yanında kemana da başlaması işte, hatta bana eşlik etmesi Brahms sonat çalarken, keman partisini çalıyormuş-muş gibi yapması. Ya da ya da kusma fobisi tabii. Evet evet, kusmuk fobisi de diyebiliriz, okulu bırakma sebebi olan, kuyruğum olmaya terfi ettiği, her saniye birlikte geçirdiğimiz çoook zor bir üç ay var mesela. E sonra, sonrası büyük mesele, yeni okulu var sırada, hayatına girecek yeni arkadaşlar, yeni bir sistem, yeni bir dil. Ve tabii kaçan kaçlarca şey, onlarca sohbet, hafızamda kalan yüzlerce görüntü, binlerce anı...
Her geri döndüğümde -ki bu sefer ara çook uzun olmuş, hep yazsaydım diyorum. Bin pişman boyun büküyorum. Çünkü hafıza da silikleşiyor, renkler matlaşıyor. Maalesef... Bunların adı 'elde var bir' işte.