17 Eylül 2008 Çarşamba

Fırtınada Uyku

Bebeğim, korkunç bir yağmur yağıyor dışarda. Odana gidip geliyorum durmadan, korkudan koca gözlerini açıverip uyanacağından korkarak.

Mışıl mışıl uyuyorsun. Oysa ki senin uykun hafiftir.

Dün hastanede de böyleydin. Kitaplar yazar, bebekler bir yaşından sonra doktorun farkına varırmış.
Geç kalan bir yaş aşıların için tedirginlikle götürdüm seni dün hastaneye. Ama yine her zamanki sahne tekrarlandı: Koluna benim bakışımı bile kaçırtacak o ince iğne giriverirken, gözünü bile kırpmadın, aynı tatlılıkla doktorunun yüzüne bakmaya devam ettin. Sonra da giderken gülümsedin, elini salladın. Doktorumuzu da beni de çok şaşırtıyorsun bebeğim.

Yağmur huzur getirir sanıyordum. Vahşice geldi. Böylesi fırtınaları severim. Etrafa zarar değil, fayda getirsin yeter. Hem barajlarımız dolacak diye de bayram etmemiz gerek. Ama öyle böyle değil bu seferki bebeğim. İstanbul'da çok ailenin şu an ne kadar çaresiz durumda olduğunu tahmin etmek zor değil.

Of, çılgınca bir fırtına bu ve sen hala mışıl mışıl uyuyorsun can kızım...

10 yorum:

funda dedi ki...

bütün fırtınalar uzak olsun ondan. uyusun da büyüsün tatlı ada..

La Madame Chapeau dedi ki...

Yaşam, aynı olaylarda farklı sonuçlar çıkartıyor herkese... Baskınla da uğraşacaklar var bu gece; Ada (ve birazdan ben gibi) mışıl mışıl uyuyacak olanlar da :)

Eşitlik yok evrende; yeter ki insan adil olsun. güzel insanlar çıksın karşımıza.

Sevgiler...

Elif dedi ki...

Ben de sürekli nöbetteyim ama kendim de tedirginim... Naz az önce uyandı ve uyudu tekrar, korku dolu gözlerle baktı bana, sarıldım kocaman :) Nasıl iyi geldi, ondan çok bana tabi...
Hayat adil değil maalesef, dışarıda olanlara Allah yardım etsin ...

banushka dedi ki...

gerçekten şaşırtıyor insanı bu bebekler:) Severim ben, o akıllı Ada kızını:) aynı yağmur Ankara'ya biraz önce indi. beni uykumdan kaldırdı. Telaşla Mira'nın odasına gittim. Bizim ki derinlerde gülümseyerek uyuyor... Beni uyku tutmuyor...

Ben Ona Resmen Asigim dedi ki...

Ne gök gürültüsüydü ne yağmurdu ama. Ben korktum sesten Bora anne bulutlar çarpışıyor bir şey yok dedi, ışık sesten hızlı önce gözümle görücem sonra kulağımla duyucağım dedi. Bu kadar akıllı konuşmanın sonunda ışıkları kapatma perdeye gözler geliyor dedi.

Sanırım çocuklar bizden daha akıllı :)

Yapıncak Gürerk dedi ki...

**Funda, bütün bebeklerden uzak dursun kötü fırtınalar

**Bal yine bastın en önemli noktaya. Son iki cümle benim de en büyük dileğim.

**Elif frsatları değerlendirmek gerek tabii!!

**Ankara2ya da yağdığına sevindim, zaten bir üzülüyorum, bir seviniyorum

Yapıncak Gürerk dedi ki...

**Yani Didem, ben ne diyeyim bu Bora'ya bilmiyorum. Diyorum ya sana, biriktir bu laflar kitap yapalım. Bir de annesini koruyor küçük adam...

pinarbk dedi ki...

Valla benim de ödüm patladı. Bütün gece evde dolaşıp açık biryer var mı diye kontrol ettim. Ertuğrul da Antalya'dan gelecekti. İstanbul'daki hava koşulları yüzünden uçağı kaldırmadılar, beklediler. Gecem merak, endişe ve evini su basanlar için üzülerek geçti. Bizim evin önündeki dümdüz caddeyi bile sular bastı. Dere yataklarının halini düşünemiyorum...

Nurdan Gencturk dedi ki...

Akşam 8 gibi geldi Ada'ya yağmur. Hem de ne geliş. Sık sık camdan dışarı bakıp, yokuştan akan suları seyrettim. Çalan vapur düdükleriyle, insanların evlerine nasıl varacaklarını düşündüm. Ve Zeyno da bu arada uykusuna mışıl mışıl devam etti... :)) sevgiler...

ÇAğ dedi ki...

Ankara'yı bildiriyorum:)Gecenin 2 yada 3'ü.Tam hatırlamıyorum uyku sersemiydim, gece boyunca sık sık uyanınca,bir de lens yok,saati seçemedim.Bir gök gürültüsü aman tanrım,her tarafı cam olan odamın neresine sığınsam diye düşündüm.Ayça hanım kıpırtıya uyanır, tık yok,çocuk ya yapacak bir terslik.Korktum yine çocukluğumda olduğu gibi.Ankara'nın suya ihtiyacı var, nereden geldiği bilinmez suyumuzun çocuklarda ishale neden olduğu aşikar artık:((
Çağlayan & Ayça