24 Haziran 2008 Salı

Sıcak

Sıcak, ıslak. Yoğun, terli. Boğucu, nemli. İstanbul.

Bunaldık...

Ada'm sıcaktan perişan. Bir şey giydirmiyorum evde. Çaresiz. Çeşmeden akan su gibi akıyor ağzındaki diş tükürükleri. Boncuk boncuk terleri irileşip, dalga dalga dizlerine inen göbeğinden (!) aşağı süzülüyor. Bezini ıslatıyor! Dıştan.


Dün sıcaktan uyandı bir-iki. Çıplak yatıyor, üstünde bir tülbent ya da hiç bir şey. Islanıyor o saçlar, yapışıyor garibin kafasına. Pencere aralık ama kaç nefes kazanılır ki ordan?

Böyle zamanlarda Ankara'nın serin gecelerini özlüyorum. Bir de bizim evi tabii, rüzgarlı bahçemizi...

4 yorum:

Mon Petit Chou dedi ki...

Ankara'dan ilk geldiğimde istanbul'un havasına ( aslında her şeyine) alışmakta bayağı zorlanmıştım. Hele geçen sene Duru'ya hamileyken sıcaklarla başım dertteydi.Allah'tan yeni evimizde böyle bir sıkıntımız yok. Bizim kız hala uzun kollu badilerle yatıyor ( gece üstünü çok açtığı için bir süre sonra üşüyor).Bizim tek sorunumuz Duru dışarı çıktığında pusetinin içinde çok terliyor ve sonucunda da isilik oluyor. Duru memnuniyetle serin odasını Ada ile baylaşacaktır. En kısa zamanda ziyaretimize bekliyoruz.Kavunlarımız çiçek açtı, yemek için sizi bekliyoruz.

pinarbk dedi ki...

Yapıncak, ben dün Ankara'daydım. Sıcaktı ama hiç bunalmadım. İstanbul'a indiğimizde daha uçaktan çıkarken boğdu beni nem.

Yapıncak Gürerk dedi ki...

Ya Pınar'cım, bak, Ankara'nın da güzel yönleri var :) Ama gerçekten kuru havası güzeldir, gerçi yaz gecelerinde bile üşüme ihimali vardır ama...

Yapıncak Gürerk dedi ki...

Muki'cim davete teşekkürler. Biz maalesef bu aralar gelemiyoruz, halledecek tonla iş birikti. İnşallah en kısa zamanda. Sevgiler hepinize,