25 Mart 2008 Salı

Bebeğimin Şarkıları


İlk kez bebeğimden bir süre ayrı kalacağım. Sekiz ay boyunca hemen her gün ben uyandırdım, ben yatırdım onu, ben besledim. Babasının da çok yardımı oldu. Ama vakti olduğunca. İşimi bir süreliğine bırakıp, bebeğimin ilk aylarını onunla beraber doyasıya yaşamak doğru bir karardı. Yorulduğum oldu ama hiç bir anında pişman olmadım. Yardıma ihtiyacım olduğu anlar oldu, ama hiç bir zaman kaçıp gitmek, bebeğimle ilgili işleri birine devretmek istemedim. Devralamak isteyenleri de -e büyük bir aileyiz!, kibarca reddetme gereği duydum -mecbur oldum, dayanamazdım. Bazen bu duygumu iletebildim, bazen iletemedim.

Başkası beslerken bebeğimi -ki çok az da olsa oldu böyle şeyler, gözlerim doldu seyrederken; başkası uyutmaya kalkınca -ki bu ondan da az oldu, içim gitti, yatağında o iyi uykular öpücüğünü veremeyince, onu kendim sarıp sarmalamayınca susuz kaldım, mahvoldum. Muhtemelen anlamadılar -ki tekrar tekrar istediler. Yardım etmekti amaçları. Ama işte ben yardım istemiyordum ki, nefes almak istemiyordum, nefesim kızımdı. Anlatamadım. Hem yardım istesem söylerdim. İnsan en yakınına söylemez de kime söyler?

Artık büyüyoruz. Ben içimdeki anneliği büyütüyorum, kızım yaşadığı ayların sayısını. Ben olgunlaşıyorum, olgunlaştıkça duygusallığımın keskin kenarlarını törpülüyorum, kızım günler geçtikçe daha düzenli ve daha bağımsız oluyor. Ve bakıyorum ki, eski mesleğimi (müzisyenlik, piyanistlik, eğitimcilik), yeni mesleğimle (annelik) birleştirme hayalleri kurmaya başlamışım. Heyecanlanmışım...

Değişim.

Hayallerimle ilgili ilk gerçek adımı önümüzdeki günlerde atacağım. İşte bunun için kısa bir süre yutdışında olmam gerekiyor. Minik bebeğimden ayrı kalacağım, onu emin ellere bırakarak gideceğim. Kısa bir seyahat, zor bir deneyim olacak: Bebeğimden ilk ayrılışım. Çok özleyeceğim. Bebeğimse belki de hiç farkına varmayacak. Yanında onu seven bir sürü kişi olacak çünkü.

Hepsi iş bölümü yapmış olacaklar. Biri bıkmadan oyunlar oynatacak, cimnastikler yaptıracak, diğeri bizimkinin favorisi uzun ev turlarında rüya masallar anlatacak. Biri yoğurdunu mayalayıp, sebzeleri haşlayacak, mis çorbalar yapacak; diğeri küçük canavarımı en seri hareketelerle besleyecek, banyosunu yaptıracak. Hepsinin gözü miniğimde olacak, ritmini anlayıp zaman zaman onu yalnız bırakacaklar -bazen pencere önünde dışarıyı seyredecek, bazen oyun havuzunda kendi kendine yeni oyuncaklarını keşfedecek. Tetikte olacaklar, altını temiz, vücudunu mis tutacaklar. İhtiyacında kucaklarına alıp uzun uzun karşılıklı sohbetler yapacak, ihtiyacında arabaları yüklenip sokaklara taşacaklar.

...diyorum da... bildiğim başka. Aslında ve gerçekte "yuvarlanıp gidecekler". Annenin dikta kurallarına gülüp geçecekler! Ada'lı ve mutlu bir kaç gün geçirecekler. İşte bu kadar.

Şimdi evde bebeğimin şarkılarını öğretiyorum herkese. Hep duydukları şarkılar. Ama söylemeye kalkınca unutuyorlar, utanıyorlar, gülüyorlar.

Oysa ki şarkılar çok önemli Adakız için. Doğduğundan beri gününün rutinlerini şarkılar sayesinde öğrendi. İlk doğduğu gece Aaaa-daaa şarkısıyla sakinleşti, uykuya dalmayı becerdi. Çişleeer, kakalaaar'la rahatladı, kakaları patlattı, yemek vakti geldi şarkısıyla, hop hopladı, hop kalktı meme ağzına girene kadar, şimdiyse ilk lokmayı kapana kadar. Uyku şarkımızla bildi uyku vakti geldiğini, geceye hazırladı kendini. Dışarı çıkarken, yine şarkıyla çekilir oldu paltosunu giymesi, şapkasına katlanması. Bıcı bıcı bıcı ile içi pır pır oldu, suya suya gider oldu mıknatıs çeker gibi. Belki daha da fazlası var, bunlar ilk aklıma gelenler.

İşte şimdi hep birlikte evde bu şarkıları söylüyoruz. Kızım annesini özlemesin, rutinini kaçırmasın, sürprizlerle karşılaşmasın diye. Komik bir haldeyiz anlayacağınız.

Bir komik annenin anıları işte... Bu tür yazılar kaşındırırdı beni hart hart, şimdi oturmuş ben böyle hormonlu yazılar yazıyorum (bkz. Dantel Hayatlar), anlaşılır gibi değil!!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kaç gün ayrı kaldınız? benimde bu ayın 26 sında kızım 16 aylık olcak, 16 eylülde 1haftalık yurtdışı işim var. cok üzülüyorum, anne sütü alıyor hala, bırakır mı bilmiyorum...